Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cumartesi 15.02.2024 e gazete

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cumartesi 15.02.2024 e gazete

HABER METNİ;

SAYIN VALİMİZ KEMAL ÇEBER’E VE GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI FATMA ŞAHİN’E  AÇIK ÇAĞRI

Günlerden beri önce kent, peşinden ülke gündemini meşgul eden Organize Sanayi bölgesindeki fabrikalarda yaşanan grevler  ve süreci izleyen gerginlik kent huzurunu da olumsuz etkilemektedir.

Bir ülkenin gelişiminde hem işçiye hem de üretim sektörünün asil unsuru sanayiciye ihtiyaç vardır.

İşçi varsa fabrikalar mutlaka olmalı. Fabrika varsa işçisiz fabrika üretim yapamaz.

Emeğin en yüce değer olduğunu, işçinin alın teri kurumadan emeğinin hakkını vermek inancımızın öncelikli koşuludur.

Türkiye’nin 6. Büyük sanayisine ve ekonomik gücüne sahip ilimizde ;

Ne yazık ki işçiler enflasyonun baskısı altında ezilirken, hayat şartları giderek zorlaşırken ,

Sanayiciler ise bankaların yüksek faiz baskısıyla iflas etme eşiğinde olduğunu biliyoruz.

Sayın valim;

Elbette kentimizde yaşanan işçi işveren anlaşmazlığın sokaklara taşmasını, siyasallaşmasını önlemek adına iyi niyetinizi anlıyoruz.

Sizden ricamız bir Gaziantepli olarak işçi ile işvereni bir araya getirerek, hatta fabrikaları sürekli ziyaret eden  ve işçileri  gönül tahtına önemli yeri olan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i de yanınıza alarak gelin bu işin ortasını bulalım.

Yunus Emre’nin dediği gibi “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım”

İşçi temsilcisi ile işvereni buluşturarak bu kente bir değer katın; bizde sizleri alkışlayalım.

İşçi işveren ile beraber sayın valimiz ve belediye başkanımız Fatma Şahin ile halaylarla bu işi kutlayalım..

*

*

“YAPI DENETİM SİSTEMİ BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞTİRİLMELİ”

TMMOB İMO Genel Merkezi ve Gaziantep Şubesi iş birliğinde Şehitkamil Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve ASCE GYO’nun da platin sponsor olduğu sempozyumun açılışında konuşan Güçyetmez, gerçeklerle yüzleşme zamanının gelmekle kalmayıp geçtiğine dikkat çekti.

Güçyetmez, “Artık yeter, can kayıpları yaşamamalıyız. Depremle mücadelede çözüm bilim ve teknolojiye dayalı uygulamalarda yatmaktadır. Depreme dirençli şehirler inşa etmek zorundayız” dedi.

Depremlerin afete dönüşmesini engellemenin mümkün olduğunu ve bundan böyle kayıpları anmak yerine, insanların hayatlarını korumak için hareket edilmesi gerektiğine vurgu yapan Güçyetmez, şöyle devam etti:

 “Depremin afete dönüşmesini engellemenin yolu ve yöntemi belli, bilim ve teknolojiye dayalı uygulamalara yönelmek zorundayız. Depremler olmaya devam edecektir. Ancak depreme dirençli şehirler inşa edersek, can kayıplarını en aza indirebiliriz. Artık kayıpları anmak değil, yaşatmayı istiyoruz. Çare belli; hep birlikte hareket ederek şehrimizi depreme hazırlamalıyız.”

Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu ve GTO Başkan Vekili Taner Özdurak da konuşmalarında alınabilecek önlemler ve uyulması gereken konular üzerinde durdu.

Yüksek lisansını afet yönetimi konusunda yaptığının altını çizen Vali Çeber, bu tür etkinlikleri çok önemsediğini, toplantı sonuç raporunu da inceleyeceğini bildirdi.

Bu arada, ASCE GYO standında, deprem izolatörünün deprem sırasında yapıya nasıl bir koruma sağladığı konuklara uygulamalı olarak anlatıldı.

Sempozyumda, depremleri ve etkileri her yönüyle inşaat mühendisliği perspektifinden değerlendirilerek, çıkarılan dersler, geleceğe ilişkin öngörüler ve önerilerin ortaya konulması amaçlanıyor.

İki günlük sempozyumda, yapı zemin ilişkisi irdelenecek, geoteknik sorunlar ve çözüm önerileri ele alınacak, deprem yönetmeliklerinin yeterlilikleri incelenecek, depremlerden sonra yürütülen yargı süreçlerinin ortaya çıkardığı hukuki sorunlar değerlendirilecek.

Ayrıca afet yönetiminde yerel yönetimlerin yeri, deprem sonrası yeniden yapılanma ve konut üretimi, depremlerin yapı malzemeleri açısından değerlendirilmesi, depremin kentsel altyapı sistemlerine etkileri üzerinde durulacak.

“Yapı denetim sistemi baştan aşağı değiştirilmeli”

6 Şubat depremlerinin ikinci yılında düzenlenen “Şubat 2023 Depremleri Sempozyumu” oturum ve panellerle devam ediyor. Türkiye’nin deprem konusunda uzman olan akademisyen ve bilim insanları Gaziantep’te düzenlenen sempozyumda ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan deprem konusunu konuşuyor.

Sempozyum kapsamında düzenlenen “Şubat 2023 Depremlerinin Yeniden Gündeme Getirdikleri” konulu panelde, yönetmelikler, denetim sistemi, güçlendirmenin önemi ve yetkin mühendislik gibi konular ele alındı.

 SUNA: MÜHENDİSLİK HİZMETİ ALMAYAN BİNALAR POTANSİYEL FELAKET NOKTALARIDIR

İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, panelde yaptığı konuşmada, gelecekteki yaşanacak afetlerde can ve mal kayıplarının olmaması için geçmişten ders alınmaı gerektiğine dikkat çekti. Suna, “Mühendislik ilkelerini göz ardı eden, bilime sırt çeviren, geçmişteki yaşanan afetlerden ders çıkarmayan anlayış sürdükçe can ve mal kayıplarının önüne geçmek mümkün değildir” dedi. Son 20 yılda 6 kez imar affı çıkarıldığını da vurgulayan İMO Başkanı Suna, “İmar afları ile mühendislik hizmeti almayan kaçak yapılar halkın kullanımına sunulmuştur. Bu binalar potansiyel felaket noktalarıdır” şeklinde konuştu.

PROF. DR. CANBAY: GÜÇLENDİRME İMKANI BULUNAN BİNALAR HAKSIZ YERE YIKILIYOR

 ODTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdem Canbay da panelde “Afet Gerçeği” konulu bir konuşma yaptı. Prof Dr. Canbay, yapı denetim sisteminin çok güçlü olması gerektiği ve yasaların hızlı işlemesi gerektiği üzerinde durdu. “Bizim üniversitelerde deprem dersi var ama biz deprem mühendisi yetiştirmiyoruz. İnşaat mühendisi yetiştiriyoruz. Ymezun bir mühendis ertesi gün Türkiye’nin en büyük barajına ya da en yüksek binasına imza atabiliyor. Hiçbir tecrübesinin olmamasına rağmen bunu yapmasını doğru bulmuyoruz. Bu nedenle yetkin mühendislik yasası istiyoruz” dedi.

Binaların güçlendirilmesi konusuna da değinen Prof. Dr. Canbay, şöyle devam etti: “Riskli binalar açısından güçlendirme önemli önemli bir çözümdür. Çünkü 20 milyon binanın yüzde 30’u riskli olsa 6 milyon bina eder. Bu kadar binayı dönüştürmeye hiçbir ülkenin parası yetmez. Yapılması gereken, yüksek riskli binaları tespit edeceğiz. Bunları yıkıp yerine yenisini yapacağız. Diğer riskli binaları da güçlendireceğiz. Güçlendirilme imkanı bulunan binalar haksız yere yıkılıyor.”

PROF. DR. SUCUOĞLU: DENETİM SİSTEMİ BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞMELİ

Panelde, “6 Şubat 2023 Depremleri Işığında Yapı Denetim Yasasının İrdelenmesi” başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ise yapı denetim sistemindeki eksikliklere dikkat çekti. Türkiye’de konut üretiminin müteahhitlere bırakıldığını, müteahhit olmak için de hiçbir şart aranmadığını ifade eden Prof. Dr. Sucuoğlu, denetim sisteminin baştan aşağı yenilenmesi gerektiğini savundu. Sucuoğlu, “Yapı denetime yetki veriyoruz. Binaları denetle diyoruz. Ancak, onay veren, denetleyen bu kişilerin yetkinliğe sahip olması gerek. Onun için de yetkin mühendislik yasası çıkarılması gerek” şeklinde açıklamada bulundu.

PROF. DR. GÜLKAN: ŞİLİ BAŞARDIYSA BİZ DE BAŞARABİLİRİZ

Prof. Dr. H. Polat Gülkan da, paneldeki konuşmasında, yönetmeliklerin uygulanabilirliğini anlattı. Prof. Dr. Gülkan, bir deprem ülkesi olan Şili’nin bu sorunu nasıl çözdüğüne de dikkat çekerek, şunları söyledi: “Deprem ülkesi olan Şili de 60 yıl önce bizim gibiydi. Depremler büyük can ve mal kayıplarına neden oluyordu. Sonra bir toplumsal mutakabata vardılar. Ve yapılacak binalarda istenilecek asgari şartlar konusunda anlaştılar. Şimdi 15-20 katlı binalar yapılsa da en şiddetli depremlerde herhangi bir kayıp yaşanmıyor. Binalar yıkılmıyor. Çünkü yönetmeliklere uyuyorlar. Kurallara uyuyorlar. Biz de bunu başarabiliriz.”

 PROF. DR. ÇETİN: RUHSATSIZ BİNA ORANI ÇOK YÜKSEK

Panelde, Prof. Dr. Kemal Önder Çetin de “Yakın Dönem Depremlerinin Geoteknik ve Deprem Mühendisliği Öğrettikleri” konulu bir sunum yaptı. Prof. Dr. Çetin, depremlerin süresinin, şiddetinin ve zemin özelliklerinin yıkımdaki etkisini anlattıktan sonra, geçmişte yaşanan depremlerden ders almanın önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Çetin, Türkiye’deki konutların büyük bölümünün ruhsatsız olduğunu ifade ederken, “Siz hiç ruhsatsız bir araçla trafiğe çıkabilir misiniz? Anında ceza yazarlar, aracı trafikten men ederler. Ama ruhsatsız binalarda oturuyoruz” diyerek yasalardaki çelişkileri dile getirdi.

PROF. DR. İLKİ: GÜÇLENDİRME GÖZARDI EDİLMEMELİ

Prof. Dr. Alper İlki de, “Deprem Riski Açısından Yapıların Önceliklendirilmesi ve Güçlendirme” konulu sunumunda, güçlendirmenin önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Alper İlki, mevcut yapıların deprem güvenliği oranının çok düşük olduğunu belirterek, “Aslında bir etik sorunu da var. Eğer yönetmeliklere uyulsa idi bu oran çok daha yüksek olurdu. Öncelikle deprem güvenliği çok düşük binalardan başlanarak şehirlerimiz depremlere dirençli hale getirilmelidir. Burada güçlendirme önemli bir çözüm. Ancak maalesef gözardı ediliyor. Halkımız bilinçsiz, bu konuda yeterli bilgi sahibi değiller. Uygulanabilirliği yüksek ve uygun maliyetli olan güçlendirme konusuna önem verilemli” şeklinde açıklamada bulundu.

*

*

AYINTAB’A DAİR

ZELZELELİ BİR HAYAT

-” Ağ mazı, kara mazı, içine sabun kazığı, cıncık kırığı calba tozu, göz ağrısına bire bir”

1923 Yılında, o zamanki adı Karakabir bugünkü adı Gündoğdu Mahallesi olan semtte fakir bir ailenin üçüncü erkek çocuğu olarak dünyaya gelmişim.

Antep Harbi’nden 23 yıl sonra olmalı doğumum. 1933 Yıll’nda babamızı kaybettik. Ben on yaşlarında falandım. Hepimiz küçük çocuklardık. Büyük ağabeyim Mehmet şoförlük yaparak bizi geçindiriyordu. Üstte yok başta yok gün olur çıplak ayakla sokaklarda oynardık. O zamanlar meslek olarak alacacılıkla, kilimcilik geçer akçeydi. Okula falan gitmedim, on yaşımda kilimci çırağı oldum. , komşumuz Alişah, kalfamdı. Sahur zamanı kapımızı çalar; “Haliiiil hadiiii” diye bağırırdı, kapıda bekler, beni almadan gitmezdi. Uykuya kanmazdım. Annem beni dürterek uyandırır, kalkar uykulu uykulu giyinir, kalfayla dükkâna gider masara sarmaya başlardım. Parmaklanmın arasından durmadan sağılan ip, parmaklarımı parçalar ellerimden sular akardı.

Oturduğumuz ev malımızdı, hali vakti yerinde olan amcamız, bizden yardımını esirgemezdi.

O zamanda trahom gibi hastalıklar Antep’te yaygındı. Temizlikten habersiz yaşar giderdik.

Küçük kardeşim bir gün gözlerinden rahatsızlandı, hemen her mahallede

-” Ağ mazı, kara mazı, içine sabun kazığı, cıncık kırığı calba tozu, göz ağrısına bire bir” diye tekerlemesi olan, göz hasfalıklarıyla uğraşan otacı kadınlar vardı.

Otacı’nın yeri bize uzaktı, kardeşimi sırtıma alır, annemle Otacı’ya götürürdük. Otacı, tekerlemede karışımı yazılı tozdan, hasta gözün içine serper, bayır bayır yanan gözü bir bezle bağlardı. Hergün iki defa kardeşimi otacıya götürürdük; sonunda hasta gözü kör oldu.

Halil Zelzele.Zelzeleli Bir Hayat Kitabından 13-14