Hoşgeldiniz  

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cuma 07.02.2024 e gazete

admin | 07 Şubat 2025 | e gazete Gaziantep haber ajansı Bülteni, Genel, Gündem, Tüm Manşetler A- A+

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cuma 07.02.2024 e gazete

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cuma 07.02.2024 e gazete

HABER METNİ;

BAŞIMIZ SAĞOLSUN

Gaziantep’in sevilen hayır sever insanı  69 yıldır restoran ve lokantalardan topladığı yemekler ile hayırseverlerin verdiği eşyaları ‘Topla Dağıt Dinsin Ağıt’ sloganı ile ihtiyaç sahiplerine ulaştıran bir Mehmet Tekerlek 99 yaşında ve vefat etti. Allah Rahmet eylesin Mekanın Cennet olsun

*

*

ACILAR PAYLAŞILDI

ADALET BAKANI TUNÇ: DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ VE DURUMUN VAHAMETİNİ BAŞKAN ŞAHİN DUYURDU

– NURDAĞI VE İSLAHİYE’DE BAŞKAN ŞAHİN VE BAKAN TUNÇ’UN KATILIMIYLA ANMA PROGRAMI DÜZENLENDİ

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerin 2’nci yıl dönümünde hayatını kaybedenler için düzenlenen anma törenlerine katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, depremin büyüklüğünü ve durumun vahametini Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in televizyonlardan duyurduğunu aktardı. 

Gaziantep’te şiddetli depremlerden en çok yıkıcı hasarın oluştuğu Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde, depremin 2’nci yıl dönümünde hayatını kaybedenler anıldı. “Asrın Felaketi” olarak adlandırılan afetin yıldönümünde anma programları kapsamında İslahiye ve Nurdağı’nda kabir ziyaretleri yapıldı, depremzede vatandaşlarla bir araya gelindi.

Program kapsamında Nurdağı ilçesinde Gedikli Mahallesi’nde yeni yapılan köy konutları ziyaret edildi, Başpınar Mahallesi’nde TOKİ Konutları alanına deprem şehitleri için yapılan anı alanı gezildi.

Depremin etkilediği bir diğer ilçe olan İslahiye’de de vatandaşlarla beraber hayatını kaybedenler anıldı. Atatürk Mahallesi’nde bulunan TOKİ Konutları bölgesinde düzenlenen anma töreninde duygu dolu anlar yaşandı. Devamında deprem sonrası yapılan konutlara yerleşen vatandaşların evlerine ziyarette bulunuldu.

 “BAŞKAN ŞAHİN VATANDAŞLARIN YANINDA YOĞUN GAYRET GÖSTERDİ”

İslahiye’de TOKİ Konutları bölgesinde yapılan törende konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, durumun ciddiyetini onlara ve tüm Türkiye’ye Başkan Şahin’in tarafından televizyonlar aracılığıyla hızlıca aktarıldığını belirterek, depremden hasar alan ilçelere geldiklerinde vatandaşların yanında yoğun gayret gösterdiğini söyledi. 

TUNÇ: BU YARALARI BERABER SARACAĞIZ VE 11 VİLAYETİMİZ ESKİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ ŞEKİLDE KÜLLERİNDEN DOĞACAK

Tunç konuşmasında ayrıca şu ifadelere yer verdi:

“Asrın felaketini yaşadığımızda bazı anlar vardır ki onlar anlatılmaz, konuşulmaz sadece yaşanır. Herkesin burada yaşadığı hikayeler, tanık olduğu hikayeler var ama en büyük tanık olduğumuz hadise kıssadan hisse bizim ne kadar büyük bir millet, ne kadar büyük bir devlet olduğumuzu bir kez daha farkına varmamızdır. Bu büyük felaketten ancak büyük milletler, büyük devletler ayağa kalkabilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin bu afetten yaralarını sarmak için nasıl bir mücadele içinde olduğunun şahidi tanığıyız.”

ŞAHİN: ŞİMDİ GELİP BAKTIĞIMIZDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN MUCİZESİNİ GÖRÜYORUZ

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de törendeki konuşmasında depremin ilk anından itibaren bölgenin lojistik merkezi olan Gaziantep Havalimanı ile diğer illere yardımların ulaşması için hasar alan yolların tamiri konusunda bütün ekipçe çalıştıklarını aktararak şu ifadeleri kullandı:

 “Küçük bir kıyamet yaşadık. Hatay ve Kahramanmaraş’ta insanlar yolu açmamızı bekliyordu. Eksi dört derecede bütün ekibi topladık. Bu yolları açmazsak daha fazla can kaybı olabilir, bütün lojistik Gaziantep Havalimanı’ndan karşılanıyordu. Yolu açtık, bunun için Allah’a hamd ediyorum. Yaşadığımız bu felaketleri anlatamam ama şu anda karıncalar gibi çalışıp dev eserleri bırakan bir takımın parçasıyız. Canımız yanıyor, kardeşliğin ne olduğunu, ailenin ne büyük bir nimet olduğunu, devletin ne olduğunu o gece öğrendik. Şimdi gelip baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti’nin mucizesini görüyoruz. Bölgede sanayi ile, yeşil ekonomiyle, tarımsal sulama projeleriyle iyileşiyoruz. Eğitim, bilim, kültür, sanat, yeşil ve akıllı şehir hedeflerine hızla ilerliyoruz. Acılar çok taze ve derin. Paylaştıkça acılarımız azalıyor, mutluluklarımız artıyor. Sorunlarımızı hızlı bir şekilde çözmeye devam ediyoruz.”

Gaziantep Vali Kemal Çeber konuşmasında Gazi şehirdeki tüm kurumların Nurdağı ve İslahiye için tüm güçlerini verdiklerini ve ihtiyaçların hepsinin giderildiğini söyledi.

AK Parti Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tüm kurumların seferber olduğunu ve bölgenin ayağa kalkması için yatırımların devam ettiğini ifade etti.

Depremzede Abdurahman Yıldırım deprem anı ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Konuşmaların ardından depremde farklı illerden gelip bölgede çalışan emek veren yerel yönetici, AFAD görevlisi, kaymakam, vali yardımcısı gibi isimlere teşekkür belgesi verildi

*

*

*

GAZİANTEPLİLERİN TEKERLEK MAMED’İ…

Ömrünü yoksullara adadı.

O her yönüyle insana dokunan bir hayırsever.

Gazianteplilerin Tekerlek Mamed’i…

İsmi, Mehmet Tekerlek. Ama onu önce bu şehir, sonra tüm Türkiye; ‘Topla dağıt, dinsin ağıt!’ sloganı ile tanıdı. Ömrünü iyiliğe ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya adadı. Uzun yıllar boyunca gündüzleri kendi mesleğini icra etti, geceleri ise sokak sokak yardım dağıttı.

Evlenmedi, çocuk sahibi olmadı; elinden geldiğince varlığını ve sağlığını fakir fukarayı doyurmaya adadı. Yardımseverliği ile yoksulların önce ‘Mehmet Abisi’ sonra ‘Mehmet Amcası’ şimdilerde ise ‘Mehmet Dedesi’ olan Mehmet Tekerlek, TBMM tarafından da ‘Üstün Hizmet Madalyası’ ile ödüllendirildi. İlerleyen yaşına rağmen halen yoksullara ulaşmak için gece gündüz demeden çabalayan 94 yaşındaki Mehmet Tekerlek, şimdilerde kurulan ‘Mehmet Tekerlek Gönüllüleri’ grubu ile birlikte yardımlarını sürdürüyor.

Harp Kahramanının İyiliksever Oğlu

Antep Harbi kahramanlarından Manifaturacı Gazi Hacı Muhammed Nuri Tekerlek’in oğlu Mehmet Tekerlek. 1926 yılında Kabasakal Mahallesinde dünyaya geldi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı memurluğu yaptığı sırada 1956 yılında yardım seferberliği başlatılmıştı. Memurluk yaptığı dönemde, bakanlık tarafından açılan bir kurs için eleman bulmakla görevlendirildiğini ve araştırma yaptığı sıralarda Gaziantep‘teki mahallelerde yoksul vatandaşların durumunu gördüğünü dile getiren Mehmet Tekerlek, ihtiyaç sahibi ailelerin adreslerini not aldıktan sonra yardıma başladığını anlatıyor. Mehmet Tekerlek, o dönemlerde bekar olduğu için sürekli lokantalarda yemek yediğini, lokantalarda arta kalan yemeklerin atıldığını görünce çok üzüldüğünü ve böylece bu yemekleri yoksullara ulaştırmaya karar verdiğini söylüyor.

Gençlik yıllarında kentteki bir lokantada yemek yediği sırada ihtiyaç fazlası yemek, tatlı, sebze ve meyvelerin çöpe atıldığını gören Mehmet Tekerlek; işletme sahibi ile anlaşarak yemeklerin kendisine verilmesini istediğini anlatıyor. Lokantanın kapanma saatinde gidip kalan yemekleri alan Tekerlek, ertesi gün ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya başlamış.

Mehmet Tekerlek; lokantalardan, otellerden, düğün ve taziye evlerinden topladığı yemekler ile hayırseverlerin verdiği eşyaları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya devam etmiş. Çocukların aç uyumalarına gönlü elvermeyen Mehmet Tekerlek, geceleri yoksulların kapısını çalarak yemek dağıtmış ve ‘Topla Dağıt Dinsin Ağıt’ sloganı ile kısa sürede herkesin takdirini kazanmıştır.

Yardım çalışmalarına ilk etapta motosiklet ile başlayan Tekerlek, zaman içerisinde topladığı yiyecek ve giyecekleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için peş peşe otomobil eskitmiş. Bugüne kadar 5 otomobil ve 1 motosiklet eskiten Mehmet Tekerlek; 64 yıldır bıkmadan, usanmadan ve yorulmadan sürdürdüğü bu seferberliğin kendisini mutlu ettiğini her fırsatta dile getiriyor ve ilerleyen yaşına rağmen enerjisi ile gençlere de örnek oluyor.

“Attığınız yemekleri rüyasında göremeyen insanlar var!”

“Bazı insanların evinde düzgün bir mutfak bile yoktu. Sürekli yemek yediğim lokantanın sahibine, artakalan bu yemekleri bana verin dağıtayım, dedim. İşletme sahibi de, olur bizi de bu vebalden kurtarırsın, dedi. Yalnız iş yeri kapanmadan 5-10 dakika önce gelirsen veririz, dedi. Dedikleri gibi anlaştık. Dedikleri saatte giderdim. Tam kapanmaya yakın artık müşteri gelmez diye düşündükleri zaman artan yemekleri almaya giderdim. Her yemek için ayrı ayrı kap götürürdüm. Yemekleri ayrı ayrı kaplara doldurup aracıma koyar, kenar mahallelerde gezerdim. Bu yemekleri yiyemeyen, hatta rüyasında göremeyen bir sürü insan vardı. Aç yatan insanlar vardı bu şehirde. Ne kadar insana yardım ettiğimizin sayısını belirtmek bile çok zordu” diye devam etti sözlerine.

“Bu şehirde geceyi aç geçiren insanlar olduğu unutulmamalı!”

Yemek dağıtma saati geldiğinde mahallelinin onun yolunu gözlediğini bilmemin üzüntüsünün yanı sıra onlara yardım edebilmenin de sevincini yaşadığını vurgulayan Mehmet Tekerlek, yardım için gittiği semtlerde ailelerin arabasının sesinden onun geldiğini anladıklarını ifade ediyor ve şunları anlatıyor:

“Kış günleri yardım götürdüğümüz mahallelerde durduğumuz zaman arabamızın arkasına taş koyardık kaymasın diye. Kapısının önünde durduğumuz evlerde aç yatmış olanlar olurdu. Yaz günlerinde ise sıcak olduğu için insanlar evlerinin avlusunda yatardı. 40 – 50 metre karelik gecekondularda. Altlarına bir şilte açmış olurlardı; yer yatağı, döşek, minder bile olmazdı altlarında. Çocukların üçü dördü yan yana bir şiltede yatardı. O mahalleye yemek dağıtmaya geldiğimiz zaman çoğu çocuk aç yatmış olurdu. Arabamızla evlerinin önüne gelip durduğumuz zaman aç yatan çocukları uykudan kaldırırlardı. Gittiğim mahallelerdeki muhtaç aileler ben geldiğimde çocuklarına Ayşe, Fatma, Mustafa, Hasan kalkın! Mehmet Tekerlek geldi, yemek geldi, diye seslenirlerdi. Bu sahneleri çok gördük. Yemeğin geldiğini arabanın sesinden anlıyorlardı ve o çocukları uyarırlardı. Dağıttığımız yemekler ile karınlarını doyurup tekrar atıyorlardı çocuklarını.”

Cama üç kez vurunca…

Mehmet Tekerlek, yıllar boyunca hep akşamın bitip geceye döndüğü saatlerde minibüsüyle bir lokanta, otel, market ya da pastanenin önünde kendisi için bir kenara ayrılmış yemekleri, tatlıları, sebze ve meyveleri aracına yükledi. Genellikle saatler 21.00’i gösterdiğinde dağıtıma çıktı. Minibüsü ile avucunun içi gibi bildiği kentin kenar mahallelerinde, dar sokaklarında yardım eli uzatacağı evinlerin önünde durarak araçtan indi ve çok ses çıkarmamaya çalışarak evlerin pencere camına üç defa vurdu. Tekerlek, hep bu parola ile iletişim kurdu uzun seneler insanlarla ve cama üç kez vurulunca bilirdi o insanlar: Mehmet Amca yemek getirdi.

“Yemek üstüme döküldüğü için değil, birileri aç yatacak diye üzülürdüm öyle zamanlarda”

Ömrünü insanlara yardım etmeye adayan Mehmet Tekerlek, kendisini en çok etkileyen olayı ise şöyle dile getiriyor:

“Yardım çalışmalarını yaz-kış demeden sürdürüyorum. Bir defa kış mevsimi ve yerler buz tutmuştu. Buzlanmadan dolayı motosiklet kaydı, devrildik ve yemekler yere döküldü. Benim çoraplarıma kadar kirlendi. Yemekler ayakkabımın içine kadar girmişti. Ben ayağımız kirlendiğine değil, yemek ziyan oldu, birileri aç kalacak diye üzülüyordum. Ayakkabımı yıkarım geçer ama rızık sahibi aç kaldı, ona çok üzülmüştüm.

Kendime vakit ayırmak hiç aklıma gelmedi. Hep hizmet etmek istedim. Hayatımda dua almayı tercih ettim. Ben hiç evlenmedim. İşin çokluğundan zamanım da olmadı. Sürekli erteledim. Yolda yürürken durdurup elimi öpenler oluyor şimdilerde. Onlara kimsin diye sorduğumda ‘Fatma Bacı vardı ya falan sokakta, ben onun oğluyum işte. Küçüktük senin getirdiğin yemeklerle büyüdük’ diye böyle yolda hala sahip çıkan, elimi öpenler var. ‘Biz o zamanlar aç yatardık, araban kapımızda durduğu zaman annemiz bizi kaldırırdı. Biz senin getirdiğin yemekleri yer, tekrar uyurduk’ diyorlar.’’

“Şemsiye altında araç tamir eder, arızayı giderdikten sonra dağıtıma kaldığımız yerden devam ederdik.”

Mehmet Tekerlek, ihtiyaç sahibi insanlara yardım yaptığı sıralarda zaman zaman tanıdıklarının da kendisine yardım ettiğini belirtiyor. Tekerlek, yıllar önce dağıtım yaptığı sıralarda bir gün aracının bozulduğunu ve arkadaşının yağmur altında aracı tamir ettikten sonra, yemek dağıtımına tekrar devam ettiklerini anlatıyor.

“Oto tamircisi bir arkadaşım var. O da araçlarımız bozulduğu zaman tamiratını ücretsiz olarak yapardı. Dağıtım yaptığımız zaman aracımız bazen arıza yapardı. Arkadaşımızı çağırırdık. Yağışlı havada üzerine şemsiye tutardım, o da aracı el feneri ışığı ile tamir ederdi. Biz daha sonra dağıtıma devam ederdik”

İhtiyaç sahiplerine giysi ve ilaç yardımı da ulaştırıyordu!

Gaziantep’te yaşayan herkesin “Mehmet Amca” diye hitap ettiği Mehmet Tekerlek, fakirlere sadece yemek yardımı değil giysi yardımı da ulaştırdığını anlatıyor:

“Yıllar boyu sadece yemek yardımlarını ulaştırmakla kalmadım. Durumu iyi olan insanların fazla olan elbiselerini de yardıma muhtaç olan insanlara ulaştırdım. Artık 90 yaşını geçtiğim için trafikte araba kullanamıyorum. Bu nedenle, durumu iyi olan aileler bohça bohça kullanmadıkları elbiseleri ütülü ve yıkanmış şekilde benim evime getiriyorlar. Ben de İhtiyaç sahibi aileleri arıyorum ve onlarda gelip benim evimden alıyorlar. Ayrıca kullanılmayan ilaçları da eczanelere verip buradan ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz”

“Çöpe atılan yemekler, Afrika’daki açları doyurmaya yeter!”

Kentteki cenaze evleri ve düğünlerdeki artan yemeklerin de çöpe gitmesine engel olduğunu söyleyen Tekerlek, yardım aldığı yerlerden ekmek kırıntılarını dahi istediğini belirtiyor ve anlatmaya devam ediyor:

“Taziye evlerinde fazladan yemek kaldığında hemen beni çağırırlardı. Ekmek kırıntılarına kadar atmayın, diye tembihlerdim. Çünkü o ekmek kırıklarını yemek götürdüğümüz aileler sulu yemeğin içine koyar, katık ederlerdi kendilerine” diye konuştu.

Düz yolda yürürken bile yapılacak bir iyiliğin olduğunu söyleyen Tekerlek:

“Yol üzerindeki bir taşı alıp da kenara atmak sünnettir. Yoldaki taş, bir kazaya sebebiyet verebilir. Vatandaşa ıstırap verecek, zarar verecek her şey; mesela çukur olur, taş olur mutlaka önemsemeli. Hala ben yolda gidip geldiğim yerlerde onlara çok dikkat ederim” diyerek hassasiyetini dile getirdi.

İsraf konusunda çok dikkatli olunması gerektiğini belirtirken; Türkiye genelinde israfın çok fazla olduğunu, atılan yemekler ile Afrika’da bile aç insan kalmayacağını sözlerine ekliyor.

64 yıldan bu yana her akşam çeşitli otel, lokanta, manav ve pastanelerin ihtiyaç fazlası yemek, tatlı, sebze ve meyveleri, evlerde kullanılmayan giysi ve ilaçları toplayan Mehmet Tekerlek, kentin hafızasında “Tek kişilik Kızılay” olarak hakkıyla yer alıyor.

*

*

HKÜ’DE 6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN 2. YILINDA ANMA PROGRAMI Düzenlendi

Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Hukuk Amfi’de gerçekleştirilen anma programı, depremde vefat eden öğrenciler, mezunlar ve vatandaşların anısına Saygı Duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı okunması ile başladı. Kuran-ı Kerim tilaveti ve sonrasında yapılan duanın ardından anma programı kapsamında değerli katılımcılar tarafından konuşmalar gerçekleştirildi.

Anma programında konuşan HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, “6 Şubat depremleri yüreklerimizde derin yaralar açtı ve izler bıraktı. Ancak, bu zor zamanda ortaya çıkan destek ve dayanışma ruhumuz, hepimizi güçlü kıldı, yaraların sarılması noktasında birlik ve beraberliğimizi pekiştirdi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak, bu zorlu süreçte var gücümüzle öğrencilerimize, personelimize ve depremzedelere destek olmaya çalıştık. Depremin yaralarını sarmak adına hep birlikte el birliğiyle çalıştık. Acil ihtiyaçların karşılanması, barınma ve sağlık hizmetlerinin sunulması, psikososyal destek sağlanması için seferber olduk. İslahiye’de, deprem sonrasında ilk devreye alınan geçici yaşam merkezi olan Kalyon Konteyner Kent’te HKÜ olarak oluşturduğumuz hizmet birimimizde akademik ve idari personelimiz dönüşümlü olarak hizmet verdi. İslahiye Kalyon Konteyner Kent’te yapılan çalışmaların yanı sıra Kahramanmaraş ve Adıyaman’da bulunan iki çadır kentte de faaliyet gösterdik. Bu çalışmalarımızda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bir daha bu tür felaketlerin yaşanmamasını temenni ediyorum. Depremde vefat eden öğrencilerimize, mezunlarımıza ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum” dedi.

HKÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hanifi Çanakcı “Deprem ve İnşaat Mühendisliği”, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Ayaz “Deprem Sonrası Üniversite Öğrencilerinde Yılmazlık ve Kariyer İhtiyaçları” ve Medical Point Gaziantep Hastanesi Başhemşiresi Sena Serpil Kılıç “Deprem Anında ve Sonrasında Hastanede Yaşananlar” başlıklı konuşmalarıyla anma programında yer aldı. Program kapsamında, depremin etkilerini ve bölgede yaşananları yansıtan karelerden oluşan “6 Şubat Depremleri Fotoğraf Sergisi” de katılımcılara duygu dolu anlar yaşattı.

‘Asrın felaketi’nin ikinci yılı için hazırlanan anma programının ardından HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, akademisyenler ve öğrenciler, 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden öğrenci ve mezunların anısına kampüste dikilen ağaçların bulunduğu alanı ziyaret etti.

*

*

SANKO ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ’NDE, ÜÇ HASTA KADAVRADAN BÖBREK NAKLİYLE YAŞAMA YENİDEN TUTUNDU

SANKO Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi (transplANTEPSANKO) yıllardır nakil bekleyen üç böbrek hastasına kadavradan gerçekleşen böbrek nakilleriyle umut oldu.

Kahramanmaraş Afşinli G.T. (55), beş yıl önce böbrek rahatsızlığı nedeniyle sağlık sorunlarıyla mücadele etmeye başladı. G.T. üç yıl önce organ nakli için SANKO Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi’ne başvuruda bulundu.

İki çocuk annesi G.T. kadavradan yapılan böbrek bağışı nedeniyle SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde nakil ameliyatına alındı. Başarılı geçen ameliyat sonrası sağlığına kavuşan G.T. SANKO Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi’ne ve organ bağışçısı aileye teşekkür ederek, “Bu bağış sayesinde sağlığıma kavuştum. Organ bağışı, bir hayatı kurtarmak için yapılan en büyük iyiliklerden biridir” dedi.

G.T.’nin eşi S.T. ise, “2018 yılında elim bir trafik kazasında oğlumuzun beyin ölümü gerçekleşti. Oğlumuzu kaybettik ama aile olarak aldığımız kararla organlarını bağışladık. Altı ay sonra eşim böbrek hastası oldu ve bugün bağışlanan böbrekle yaşama yeniden tutundu. Bağışçı iken yapılan bağışla yeniden yaşama dönme şansı yakaladık. Organ bağışının ne kadar önemli olduğunu bu sıkıntıları bizzat yaşamış bir aile olarak biliyoruz” şeklinde konuştu.

OSMANİYE’DEN GELEN Ö.Ç.’NİN HAYATINI DEĞİŞTİREN NAKİL SÜRECİ

Yıllarca böbrek yetmezliği ile mücadele eden Osmaniyeli Ö.Ç. (58), 2014 yılında organ nakli için başvuruda bulundu. Ancak uygun bir donör bulunamayınca 2020 yılında diyalize girmeye başladı.

SANKO Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi tarafından kadavradan gerçekleşen böbrek nakliyle sağlığına yeniden kavuşan Ö.Ç. yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Diyalize girmeye başladığımda yaşamım çok zorlaşmıştı. Kadavradan bağışlanan böbrekle nakil oldum ve hayatım değişti. Ameliyattan sonra kendimi çok iyi hissediyorum. Bu süreçte hayatımda olan, minnettar olduğum çok insan var. Bağışçı aileden, doktorlarımdan, hemşirelerimden Allah razı olsun. Onlara sabır ve huzur diliyorum. Beni yaşama döndürdüler. Şu an her şey yolunda, ne kadar şükretsem az. Tek dileğim, sağlıklı bir şekilde hayatıma devam edebilmek.”

27 YAŞINDAKİ H.K.Ö’NÜN YAŞAMI HASTANEDEN GELEN TELEFONLA DEĞİŞTİ

Hatay Arsuz’dan gelen H.K.Ö (27), 2012 yılından itibaren diyaliz tedavisi görüyordu. Nakil için SANKO Üniversitesi Hastanesi Organ Nakil Merkezi’ne başvuran H.K.Ö’nün yaşamı, hastaneden gelen uygun böbrek bulunduğu haberiyle değişti.

Kadavradan yapılan başarılı organ nakliyle sağlığına kavuştuğunu ifade eden H.K.Ö. nakil süreciyle ilgili şunları söyledi:

 “Diyalizle yıllarca mücadele ettikten sonra, sağlıklı bir şekilde yaşamaya başlamak gerçekten çok farklı bir duygu. Şu an çok mutluyum, hayatım artık çok daha güzel. Organ bağışı, hayat kurtarmak demek. Bu konuda toplum olarak daha bilinçli olmamız gerekiyor. Diyalize bağlı hastaların sayısı çok fazla, herkesin bu konuda duyarlı olması çok önemli.”

ORGAN BAĞIŞIYLA YAŞAMAYA VE YAŞATMAYA DEVAM EDEBİLİRSİNİZ

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi A.B.D. / Organ Nakil Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Yücel Yüksel ise organ bekleyen binlerce vatandaşın olduğuna dikkat çekerek, nakil olan hastalarla ilgili ise şu bilgileri verdi:

 “Hastanemizde kadavra bağışı ile bir hafta içinde üç hastamıza böbrek naklini başarıyla gerçekleştirdik. Bağışlanan kalp, karaciğer ve diğer böbrekler ise başka hastaları yaşatmaya devam ediyor.

12 yaşında diyalize girmeye başlayan hastamız H.K.Ö, 15 yıldır organ beklemekteydi. Dile kolay 15 yıldır haftada üç gün diyalize girdi. Su içmek, normal yemek yemek gibi çoğu insan için sıradan şeylerden mahrum kaldı. Diğer hastalarımız ise 7 ve 5 yıldır diyalize giriyordu. Bu hastalarımız organ bağışıyla diyalizden kurtuldular.

Çok sevdiğiniz birinin beyin ölümü haberini aldıktan sonra organlarını bağışlama kararını vermek gerçekten de çok zor. Organ bağışı yapan ailelere ne kadar teşekkür etsek az. Organ bağışı için son derece azimle çalışan ulusal, bölgesel ve hastanelerdeki yerel organ nakil koordinatörlerine de çok teşekkür ediyorum. Organ bağışı yaparak, yaşamınızı kaybettikten sonra da yaşamaya ve yaşatmaya devam edebilirsiniz.”

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı