Hoşgeldiniz  

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Salı 16.04.2024 e gazete

admin | 15 Nisan 2024 | e gazete Gaziantep haber ajansı Bülteni, Genel, Gündem, Tüm Manşetler A- A+

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Salı 16.04.2024 e gazete

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Salı 16.04.2024 e gazete

HABER METNİ;

ÖNCE YARIŞ SONRA BARIŞ

Başta Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin olmak üzere Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz ve Oğuzeli Belediye Başkanı Bekir Öztekin birbirine hayırlı olsun ziyaretinde bulundular.

*

HUZEYFE DURMAZ YILIN STK BAŞKANI SEÇİLDİ

Oğuzboyları Federasyonu Başkanı ve Musabeyliler Derneği Başkanı Huzeyfe Durmaz 16 Hemşeri , aşiret, boy ve yöre derneği tarafından yılın Sivil Toplum Kuruluşları ödülüne layık görüldü.

Oğuzboyları Federasyonu Başkanı ve Musabeyliler Derneği Başkanı Huzeyfe Durmaz Pandemi süresi içerisinde ve 11 ili etkileyen deprem faciasında gerek yardımseverliği gerekse yoğun çalışmaları nedeniyle 16 Hemşeri aşiret boy yöre derneği tarafından ödüllendirildi.

Gaziantep Kent Konseyi Hemşeri Dernekleri Çalışma Grubu Başkanı Halil Eyyupoğlu ve Musabeyli yöresinde etkinliklerde  çalışmalara katılan STK temsilci ve üyeleri tarafından  halı üzerine işlenmiş kendi portresi hediye edilerek yardımları ve çalışmalarından dolayı teşekkürlerini Durmaz’a ilettiler.

Durmaz yaptığı açıklamada “Beni ödüle layık gördükleri için arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Aslında benim topluma verdiğim her türlü emek ve çalışmadan hep gurur duydum. Arkadaşlar ödüle layık görmüşler, kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

*

*

ŞAHİNBEY BELEDİYESİ 218.000’DEN FAZLA GENCİ ECDATLA BULUŞTURUYOR

Şahinbey Belediyesi’nin Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü Yılı’nda başlattığı ve bugüne kadar 180.017 öğrenci ve vatandaşı Çanakkale’de ecdatla buluşturduğu proje için yeni protokol imzalandı. İmzalanan protokol kapsamında 38.311 genç daha Çanakkale’de ecdatla buluşurken toplam sayı 218.328 kişiye ulaşmış olacak.

Şahinbey Belediyesi’nin ‘Gaziler Diyarından Şehitler Diyarına projesi’ kapsamında 38.311 öğrenci ve vatandaşın Çanakkale’de şehitlikleri ziyaret etmeleri için Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu ve İl Milli Eğitim Müdürü Yasin Tepe protokol imzalandı.

BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN PROJELERDEN BİRİSİ

Gaziantep Valisi Kemal Çeber, gurur duyulacak bir proje olduğunu belirterek “Ramazan Bayramı sonrasındaki ilk mesai günümüze anlamlı bir protokolle başlıyoruz. Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’nun tüm Türkiye’ye örnek teşkil edecek ve Gaziantep’e geldiğimde beni de en çok etkileyen projelerden olan ‘Gaziler Diyarından Şehitler Diyarına’ projesi için yeni bir protokol imzaladık. Şahinbey Belediyesi bugüne kadar 180.000’in üzerinde gencimizi ve vatandaşımızı Çanakkale’ye götürdü. Bu yılda yeni imzaladığımız protokolle birlikte 38.000’den fazla gencimiz bu proje ile Çanakkale’de şehitlikleri ziyaret edecek. Eminim ki bundan haberdar olan herkes keşke ben de Şahinbey’de öğrenci olsaydım diyordur. Geçen yıl öğrencilerle birlikte Çanakkale’ye gitmiştik. Bu yılda en azından bir ziyareti öğrencilerimizle birlikte gerçekleştirmek istiyorum. O gençlerin heyecanını görmek ve maneviyatlarını hissetmek ve orada gezerken onların bu ziyaretten ne kadar keyif aldıklarını izlemek bizleri mutlu ediyor. Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’nu tebrik ediyor. Canı gönülden teşekkür ediyorum” dedi.

GENÇLERİMİZ ECDAT’A TEŞEKKÜR ZİYARETİ YAPIYOR

Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, gençlerin bu vatan topraklarının kolay kazanılmadığını Çanakkale ziyaretleri ile yerinde gördüğünü belirterek ‘Gaziler Diyarından Şehitler Diyarına’ projesi ile yıllardır özellikle lise öğrencilerimizi genç yaşta Çanakkale’deki 253.000 şehidimize bir teşekkür ziyareti gerçekleştiriyoruz. Böylelikle gençlerimiz hem tarihi hem de bu vatan topraklarının fedakarca kazanıldığını yerinde görüyorlar. Gençlerimizin bayrağımıza, vatanımıza, milletimize daha çalışkan evlatlar olarak yetişmelerine vesile oluyoruz. Bugüne kadar 180.000’den fazla gencimizi ve vatandaşımızı özel uçakla Çanakkale’ye ecdat ile buluşturduk. Bu bir turistik gezi değil ecdadımıza teşekkür ziyareti. Bu kapsamda Gaziantep Valimiz Kemal Çeber ve Milli Eğitim Müdürümüz Yasin Tepe’nin de destekleri ile bu yılda 38.311 öğrencimizi yine özel uçakla Çanakkale’de ecdat ile bir araya getireceğiz. Bu ziyaretler sayesinde ilk defa şehir dışına çıkıp ilk defa uçağa ve vapura binen öğrencilerimiz var. Bu ziyarette öğrencilerimiz yol ve yemek ihtiyaçları belediyemiz tarafından karşılanıyor. İmzalanan protokolün gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

180.000 ÜZERİNDE ÖĞRENCİMİZ ÇANAKKALE’YE GİTTİ

Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürü Başkan Yasin Tepe gençlere verdiği destekten dolayı Başkan Mehmet Tahmazoğlu’na teşekkür ederek “Şahinbey Belediyemiz yeni dönemde de ‘Gaziler Diyarından Şehitler Diyarına’ projemizi yeniliyoruz. Şahinbey Belediyemiz bu zamana kadar 180.000’in üzerinden gencimizi ve vatandaşımızı günübirlik olarak özel uçakla Çanakkale’de ecdat ile bir araya getiriyor. Bu yılda 38.000’in üzerinde öğrencimiz Çanakkale’ye götürülecek. Gençlere verdiği destekten dolayı Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’na çok teşekkür ediyorum” dedi.

*

*

*

BÜYÜKŞEHİR’İN MÜZELERİ, 9 GÜNLÜK BAYRAM TATİLİ BOYUNCA 61 BİN ZİYARETÇİYİ AĞIRLADI

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı müzeleri, 9 günlük bayram tatili boyunca 61 bin kişi ziyaret etti.

Büyükşehir Belediyesi’nin modern müzecilik anlayışıyla hizmete aldığı ve interaktif özelliği ile öne çıkan ve şehrin tarihine ışık tutan müzeler, Ramazan Bayramı tatilinde yurt içinden ve yurt dışından gelen ziyaretçilerin uğrak mekanı oldu.

Bu kapsamda Ramazan Bayramı tatili süresince şehrin destansı Antep Savunmasını ve somut olmayan kültürel miraslarını ziyaretçilerine anlatan tematik müzelerin başında gelen 25 Aralık Kahramanlık Panoraması ve Müzesi başta olmak üzere Atatürk Anı Müzesi, Oyun ve Oyunca Müzesi, Ali İhsan Göğüş Müzesi, Fıstık Müzesi, Antep Savunması Şehitliği ve Saygı Müzesi ile 15 Temmuz Demokrasi müzeleri hizmet verdiği 08.30-17.30 saatleri arasında ziyaretçi akınına uğradı.

Öte yandan müze girişlerinde bayramın manevi duygusunu da yaşatmayı unutmayan Büyükşehir’in bünyesinde hizmet veren müzelerde ziyaretçiler, Gaziantep’in destansı direnişini, yeşil altın Antepfıstığının serüvenini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün nüfusa kayıtlı olduğu Bey Mahallesi’nde, Atatürk’ün Gaziantep’i ziyareti ile ilgili anılarını, dünya ve Türk oyuncakları ile hamam kültürünü yerinde deneyimleyen ziyaretçiler, bol bol anı fotoğrafı çektirip Gaziantep’in zengin tarihi ve kültürüyle tanışmış oldu.

*

*

TEKKE (Mevlevihane)CAMİÎ ve KÜLLİYESİ

 Gaziantep’te Kozluca mahallesi,Küçük pazar sokağının güneyindedir.Halk arasında Tekke camiî olarak bilinsede resmi kayıtlarda ismi “Mevlevihane camiî olarak geçer. Camiî, hücreler,semahane, yönetim ve mevlevi dervişlerinin oturma odaları, tuvaletler, havuzlar, gelir getiren 20 odalı bir han ve 20 dükkândan oluşan büyük bir külliye ve eserler topluluğudur.

 M.1683 yılında Mustafa Ağa adında bir türkmen ağası tarafından yaptırılmış olup, bir vakfiye ile vakfedilmistir.Külliye’nin üç kapısı olup, Camiî’nin minaresi; altından geçen yol nedeniyle dikkât çekicidir.

  Mevlevihane olarak inşa edilen dört asırlık bina, çok sayıda vakıf eserinin sergilendiği “Gaziantep Mevlevihanesi vakıf müzesi” olarak tanzim edilmiştir. Camiî avlusundan girildiğinde solda yer alan binada Mevlevilik kültürü ile Vakıf kültür varlıklarından seçilen; maden eserleri, el yazması Kuran-ı Kerimler,Türk hat sanatından örnekler bulunmakta olup, avlunun sağında yer alan mekanda ise, tarihi kilim ve halılar teşhir edilmektedir. Yapı, bölgemizin en büyük mevlevihanesi olup, Son mevlevi şeyhi Mustafa Nuri Ocak ve şeyh ailesinin mezarları buradadır.

  ————————

  GAZİANTEP MEVLEVİHANESİ ve MÜZESİ

  “Mevlevihaneler; Mevlevi tarikatına mahsus tekkelere verilen addır.13. yüzyılda Mevlana Celaleddin Rumi ‘nin oğlu Sultan Veled tarafından kurulan, görüşlerinden etkilenen Mevlevi tarikatına mensup Mevlevilerin zikir ve devran ayinleri yaptıkları tekkedir. Mevlevihanelerin en büyüğü, tarikatın merkezi olan Konya’daki Mevlevihaneydi.

  Gaziantep Mevlevihane’si Gaziantep’in Şahinbey ilçesi, Kozluca Mahallesi’nde Kozluca ve Şehit Caddeleri arasında yer almaktadır.1638 yılında inşa edilen Antep Mevlevihane’siyle ilgili pek çok tarihsel kaynak bulunmaktadır. Günümüzde Mevlevihane (Tekke) Camii olarak bilinen Gaziantep Mevlevihane’si Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük Mevlevi tekkelerindendir.

  Semahanenin cümle kapısı üzerindeki Farsça kitabeye göre 1638’de Ayıntab Valisi Mustafa Ağa bin Yusuf Vakfiyesine göre yapının banisi’dir.

  O dönemin kayıtlarına göre bu yapı içinde şeyhin oturması için büyük bir oda, semahane, mescit, dervişler için dokuz oda, bir havuz, bir bahçe bulunan bir hangah yaptırdığı belirtilen vakfiyede Mevlevihane’ye gelir getirmesi amacıyla tekkeni dışında bir bahçe, yirmi dükkân, bir ahır, un kapanı, boyahaneler, han ve buğday arastasını vakfedildiği belirtilmektedir.

  1640 yılında düzenlenen vakfiyesine göre Mustafa Ağa, Mevlevihane’ye Şaban Dedenin oğlu postnişin Mehmet Dedeyle onun soyundan gelenlerin şeyh-mütevelli olarak tayin edilmesi şartını koymuştur. Bu isimler şöyledir;

  İlk şeyh Mehmed b. Şaban Dede’den sonra sırasıyla

  Mehmed (1678-1744),

  Feyzullah (1744-1768),

  Mehmed (1768-1787),

   Mehmed (1787-1794),

  Feyzullah (1794-1846),

   İsmail Hakkı (1846-1883),

  Mehmed Münîb (1883-1905]

  , İsmail Hakkı (1905-1918)

   ve Mustafa Dede (1918-1925).

  Tekkeler kapatıldıktan sonra mevlevîhâneye Vakıflar Genel Müdürlüğü el koymuş, semahane ve selâmlık kısmı cami ve ilkokul (İstiklal İlkokulu) olarak kullanılmış, ana avlusunda önce abdest muslukları, sonra bir şadırvan yaptırılmıştır.

  1675’te sadece semahane varken cuma hutbelerinin de okunmasına başlanmasıyla cami düzenine geçilmiş ve bundan sonraki kayıtlarda Mevlevihane Camii adı kullanılmıştır. 1901 ve 1903 yıllarında çıkan iki büyük arasta yangınında mevlevihaneye ait han ve dükkânlar yandığından postnişin Mehmet Münib Efendi kendi parasından 130.000 kuruş harcamak suretiyle Buğday Hanı’nı, Tahmis Kahvehanesini, bir süpürgeci odasıyla otuz üç dükkanı yeniden yaptırarak mevlevihaneye vakfetmiştir.

  Günümüzde Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesi olarak kullanılmaktadır.

  KAYNAKLAR:

  Nusret Çam, Türk Kültür Varlıkları Envanteri-Gaziantep 27, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2006

  ———————–

  Tekke Camısının hayadında

  GAZİANTEP MEVLEVÎHÂNESİ

  Gaziantep Şahinbey merkez ilçesi Kozluca mahallesi Buğday Arastası, Kozluca ve Şehit caddeleri arasında yer almaktadır. Günümüzde Mevlevîhâne (Tekke) Camii (Mustafa Ağa Camii) olarak bilinen Gaziantep (Ayıntab) Mevlevîhânesi, Güneydoğu Anadolu bölgesinin en büyük Mevlevî zâviyelerindendir.

  1045 (1635) tarihli Gaziantep şer‘î mahkeme sicil kayıtlarıyla vakfiyesindeki “mevlevîhâne-i cedîd” ifadesinden, mevlevîhânenin yerinde daha önce, muhtemelen Şeyh Şâban Dede’nin (ö. 1031/1622) türbesinin bulunduğu yerde başka bir mevlevîhânenin var olduğu anlaşılmaktadır. Kervan yolları kavşağında yer aldığından bir menzil zâviyesi niteliğini taşıyan mevlevîhâne, semâhânenin cümle kapısı üzerindeki Farsça ta‘lik kitâbeye göre 1048’de (1638) Ayıntab sancak beyi Türkmen Mustafa Ağa b. Yûsuf tarafından yaptırılmıştır. Kitâbenin tarih mısraı aynı zamanda Mes̱nevî’nin ilk mısraıdır. Evliya Çelebi bunun Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin bir kerameti olduğunu söyler. 1050 (1640) yılında düzenlenen vakfiyesine göre Mustafa Ağa, mevlevîhâneye Şâban Dede’nin oğlu postnişin Mehmed Dede ile onun soyundan gelenlerin şeyh-mütevelli olarak tayin edilmesi şartını koymuştur. Vakfiyede bir semâhâne, mescid, Şeyh Mehmed Efendi’nin ikametine mahsus büyük bir oda, dervişler için dokuz hücre ve havuzlu bahçesi bulunan bir tekke yaptırıldığı, iki boyahane, bir un kapanı, yirmi dükkân, bir ahır ve yirmi odalı hanın tekkenin gelir kaynakları arasında bulunduğu, tekkede imam, müezzin ve mesnevîhan ile diğer ağırlama görevlilerinin bulundurulacağı, günlük yemek ve cuma günleri pişirilen zerde masraflarının karşılanacağı, Konya Mevlânâ Dergâhı’ndaki çelebilerin bu düzene karışmamaları, buraya sadece Şeyh Mehmed Efendi’nin erkek soyundan gelenlerin postnişin olabileceği ve Konya’dan buna ilişkin belge verilmesi şartıyla vakfedilmiş olduğu belirtilmektedir.

  1675’te sadece semâhâne mevcut iken cuma hutbelerinin de okunmasına başlanmasıyla cami düzenine geçilmiş ve bundan sonraki kayıtlarda Mevlevîhâne Camii adı kullanılmıştır. 1846 yılına ait gelir ve gider cetvelinde mevlevîhânenin gelirinin 8960, giderinin ise 9093 kuruş olduğu görülmektedir (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi, nr. 52/1). II. Abdülhamid Albümleri’ndeki resimde görülen üç katlı, nakışlı saçaklı selâmlık dairesi, muhtemelen daha küçük olan eski selâmlığın yerine inşa edilmiştir. Şu anda mevcut olmayan kitâbesine göre selâmlık dairesi 1304’te (1886-87) yapılmıştır. 1901 ve 1903 yıllarında çıkan iki büyük arasta yangınında mevlevîhâneye ait han ve dükkânlar yandığından postnişin Mehmed Münîb Efendi kendi parasından 130.000 kuruş harcamak suretiyle Buğday Hanı’nı, Tahmis Kahvehanesi’ni, bir süpürgeci odasıyla otuz üç dükkânı yeniden yaptırarak mevlevîhâneye vakfetmiştir. Son cemaat yerinin yanındaki duvarda bulunan yüksek sivri kemerli çeşme, ta‘lik kitâbesini bizzat yazıp 1324 (1906) tarihini düşüren Şeyh İsmâil Hakkı Dede zamanında yapılmıştır. 1911’de mevlevîhâneyi teftiş için gönderilen Ziya Çelebi ile Kastamonu Mevlevîhânesi şeyhi Ahmed Remzi Dede’nin (Akyürek) Konya çelebisine gönderdikleri rapordan, vakfiyesinde haftada iki defa âyîn-i şerif icrası şart koşulduğu halde uzun zamandan beri bunun yapılmadığı, sütunların arasında bulunan ve semâ meydanını sınırlayan parmaklığın kaldırılmış olduğu ve semâhânenin sadece cami olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi, nr. 65/7). Raporda ayrıca, vakfiyede değişik görevler için görevlilerin ve ücretlerinin belirtilmiş olmasına rağmen birkaç görevin bir tek kişi tarafından yürütüldüğü bildirilmiştir. Mevlevîhânenin son şeyhi Mustafa Dede zamanında cuma geceleri yatsı namazından sonra âyin icra edildiği, mutfağı olmayan tekkenin günlük yemeklerinin külliye dışında bulunan harem dairesinde hazırlandığı bilinmektedir.

  Arşiv belgelerine göre (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi, nr. 65/6) mevlevîhânenin meşihatında bulunan Mehmed Dede soyundan gelen postnişinler şunlardır: İlk şeyh Mehmed b. Şâban Dede’den sonra (meşihat süresi 1638-1678) sırasıyla Mehmed (1678-1744), Feyzullah (1744-1768), Mehmed (1768-1787), Mehmed (1787-1794), Feyzullah (1794-1846), İsmâil Hakkı (1846-1883), Mehmed Münîb (1883-1905), İsmâil Hakkı (1905-1918) ve Mustafa Dede (1918-1925). Son şeyh Mustafa Dede Efendi posta oturmadan önce 1910-1918 yılları arasında Antep belediye başkanlığı, Cumhuriyet’ten sonra da Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığı yapmıştır.

  Tekkeler kapatıldıktan sonra mevlevîhâneye Vakıflar Genel Müdürlüğü el koymuş, semâhâne ve selâmlık kısmı cami ve ilkokul olarak kullanılmış, ana avlusunda önce abdest muslukları, sonra bir şadırvan yaptırılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından birkaç defa tamir edilen mevlevîhâne çeşitli değişikliklere uğramış, 1976’daki onarımda ana avlunun taş döşemesi, derviş hücreleri, helâlarla son cemaat yerinin çatısı yenilenmiş, semâhânenin kubbe ve mihrabındaki natüralist çiçek kalem işleri yok edilip sütun mukarnasları tahrif edilmiştir. 1993’te selâmlık kısmı tamamen yenilenerek son cemaat yeri camekânla kapatılmıştır. Bu sırada Mevlevîliğe ait süsleme unsurları, semâhânenin dal sikke bronz alemiyle ahşap sikkeli asma minber-mesnevi kürsüsü kaldırılmış, yerine ay yıldızlı alem ve minber kürsüsü konmuştur. Mevlevîhânenin derviş hücreleri imam ve müezzin odası, selâmlık kısmı müftülük, açık ahşap karkas çatılı ahır ise otopark olarak kullanılmaktadır.

  Şehrin ticaret merkezinde bulunan külliye kesme taştan inşa edilmiş olup iki avlu etrafında düzenlenmiştir. Çevresindeki çarşı sokaklarından üç ayrı girişi vardır. Açık ve koyu renk mermerle döşenmiş bulunan ana avlu kuzeyden, Buğday Arastası’na bakan bir sıra dükkân ve üstü şemsiyeli düz silindirik gövdeli güdük minaresi altından geçilen kemerli cümle kapısıyla, doğudan beşik tonozlu ve uzun çörtenli beş derviş hücresiyle; güneyden semâhâne-mescid ünitesi, çeşme ve helâlarla; batıdan yüksek taş duvarla ayrılmış bahçeli bir avluya bakan, biri üç, diğeri iki katlı iki selâmlık binasıyla çevrilidir. Semâhâne ve onun kuzeybatı köşesinde birleşen mescid mevlevîhânenin en eski ünitesi olup muhtemelen cuma namazı için kullanılmaya başlandıktan sonra birtakım tâdilât geçirmiştir. İlk yapılışında son cemaat yeri bulunmayan, merkezî kare planlı bir yapı olan semâhâne (11,30 × 11,30 m.), dört ayağa oturan sivri kemerlerle taşınan onikigen kasnaklı 6,50 m. çaplı merkezî kubbe ve kubbenin dört yanında aynalı tonozlar ve köşelerde birer küçük kubbe ile örtülüdür. Gerek semâhâneye, gerekse dikdörtgen planlı (5,10 × 4,50 m.) çapraz tonozla örtülü, sade yuvarlak nişli mihrabı olan ve yine ilk yapılışında son cemaat yeri bulunmayan mescide kuzey cephelerindeki cümle kapısından girildiği anlaşılmaktadır. Daha sonra, mescidin kuzeyinde bulunan selâmlık dairesinin değişik zamanlarda büyütülmesi sonucunda üçüncü kat mescidin üstüne ve semâhânenin önüne taşınmasıyla mescidin giriş cephesi önünde sadece dar bir geçit kalınca, semâhânenin önüne açılan doğu penceresi kapıya dönüştürülüp mescide buradan girilmeye başlanmıştır. Ayrıca semâhânenin doğu cephe duvarı kuzeye doğru uzatılıp iki yığma ayak ve üç sivri kemerle mescidin yeni girişi doğu cephe duvarına bağlanarak semâhânenin önüne düz tavanlı bir son cemaat yeri eklenmiştir. İki sıra halinde otuz pencere ile aydınlatılan semâhânenin üç dilimli kemerli ve mukarnaslı mihrabı cümle kapısı eksenindedir. Önündeki aynalı tonoz hariç diğer üç aynalı tonozun altında korkuluklu basit bir ahşap asma kat mahfili dolaşmaktadır. Kubbenin altına gelen kare planlı semâ meydanı (6,50 × 6,50 m.) eskiden dört ayak arasındaki bir korkulukla sınırlıydı. Mihrabın karşısında bulunan kısmî asma kat mahfili ise mutrip mahalliydi. Aynalı tonozların altında kalan diğer mekânlar seyirciler tarafından kullanılmaktaydı. Cami mimarisinde alışılmış olan merkezî plan şeması Gaziantep Mevlevîhânesi’nde bir semâhâne olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu tür bir kullanılış tarzının, kalın ayakların âyinin köşelerden seyredilmesini engellemesi ve seyirci mahfillerinin darlığı gibi mahzurları vardır. Selâmlık dairesinin üçüncü kattaki çepeçevre tepe kuşevleri, çiçek süslemeli bağdâdî tavan çeşitleriyle pencere arasındaki kolonlar içine oyulmuş ilginç musluklu su hazneleri dikkat çekicidir.

  Gaziantep Mevlevîhânesi, mimari ayrıntı ve nisbetleri yanında orijinal kesme taş işçiliğiyle de Osmanlı mimarisinin Güneydoğu Anadolu üslûbunu yansıtır. Merkezî semâhâne planı için, XVI. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş olan komşu Kilis (1525) ve Halep (1530 civarı) mevlevîhâneleri örnek alınmıştır. Daha mütevazi, üstü minareli cümle kapısı fikri Halep Mevlevîhânesi’nden, cümle kapısı ve mihrabın üstündeki yuvarlak pencerelerle yanındaki mihrabın konsol süsleme unsuru Kilis Mevlevîhânesi’nden alınmıştır. İlginç olan, İslâm öncesi Türk dinî mimarisinden kaynaklanan, Türk-İslâm mimarisinin ilk yapılarından olan Hazara Camii’nde (XI. yüzyıl ortaları) uygulanan cami tipinin, 500 yıllık kopukluktan sonra Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kilis, Halep ve Gaziantep mevlevîhâneleri semâhânelerinde yaşatılmış olmasıdır. Söz konusu plan şeması, Horasan bölgesindeki ilk tarikat yapılarına uygulanan ve XV. yüzyıla kadar yaşatılan kapalı avlulu dört eyvanlı şemadan da türemiş olabilir. Gaziantep Mevlevîhânesi’nin, kökleri İslâm öncesi Türk mimarisine kadar inen bir ruh birliğini yaşatan önemli bir eser olduğu söylenebilir.

  yazı : https://islamansiklopedisi.org.tr/gaziantep-mevlevihanesi

  Fotoğraf Sultan II.Abdulhmid Albümünden 1890 larda Antep Mevlevihanesi

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı