Hoşgeldiniz  

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Perşembe 26.10.2023 e gazete

admin | 26 Ekim 2023 | e gazete Gaziantep haber ajansı Bülteni, Genel, Gündem, Tüm Manşetler A- A+

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Perşembe 26.10.2023 e gazete

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Perşembe 26.10.2023 e gazete

HABER METNİ;

ALİ ŞAHİN’E HALKTV’DEN ALGI OPERASYONU

Geçtiğmiz hafta Gaziantep milletvekili Ali Şahin’in TBMM’de TSK’nin teskere görüşmelerindeki konuşmasının tamamını bu köşede yayınlamıştık.

İki gün öncede Ali Şahin  Gaziantep kalesine Filistin Bayrağının asılması üzerine ek yorum yapmadan daha önceki konuşmalarını kısım kısım sosyal medyadan yayınladı.Yani bayrak asılmadan önceki sözlerini teyit edercesine Gazze saldırısı ve Filistin bayrağı ile bütünleştirdi.

HalkTv sosyal medya hesabından konuyu çarpıtarak;

“AKP’li milletvekili Cumhuriyet’i hedef aldı, Cumhuriyet’e “100 yıllık narkoz” dedi” şeklinde sözlerini değiştirerek bir açıklama yaptı.

 Milletvekili Ali Şahin’in sözleri Halktv nin sanki Ali Şahin’in sözüymüş gibi yansıtması kamuoyunu da şaşırttı.

Ali Şahin’in tweeti aynen şöyleydi; Filistin’i yabancı görenleri “İngiliz Uykusundan, 100 yıllık narkozdan uyandırmaya çalışıyorum”

Burada Cumhuriyetin adı bile geçmediği halde Cumhuriyet’e atıfta bulunulması kamuoyunun yanı sıra Milletvekili Ali şahin’inde tepkisini çekti;

Şahin şu açıklamayı yaptı:

“Tüm bunları izah etmek için paylaştığım tweetlerime karşı “bunlara neden cevap veriyorsunuz” sorusunu yönelten bir takipçime önceki tweetlerimde de değindiğim Sykes Picot’a vurgu yaparak “İngiliz Uykusundan, 100 yıllık narkozdan uyandırmaya çalışıyorum” şeklinde cevap verdim.

2-Sykes Picot, bu anlamda 100 yıl önce coğrafyalarımızı ve toplumlarını paramparça eden, 6 asır barış içinde yaşayan etnik, mezhepsel, dini tüm farklılıkları birbirine yabancılaştıran ve düşmanlaştıran bir fitne projesiydi…

3-Bugün hem mazlum Gazze ve Filistin halkının hem de tüm Ortadoğu toplumlarının maruz kaldığı parçalanmışlık ve bölünmüşlük bir İngiliz fitne projesi olan Sykes Picot travması, narkozu ve sancısıdır. 100 yıldır bu coğrafyalarımız ve insanları bir Sykes Picot sendromu yaşıyor.

4-Tüm bunları izah etmek için paylaştığım tweetlerime karşı “bunlara neden cevap veriyorsunuz” sorusunu yönelten bir takipçime önceki tweetlerimde de değindiğim Sykes Picot’a vurgu yaparak “İngiliz Uykusundan, 100 yıllık narkozdan uyandırmaya çalışıyorum” şeklinde cevap verdim

5-Maksat ve ifadem bu kadar açık ve netken, Aziz Cumhuriyetimizin adı dahi geçmemişken ve İngiliz Uykusu diyerek maksadımı çok net bir şekilde izah etmişken “100 yıllık narkoz” ifademden Cumhuriyeti hedef aldığım manasını çıkarmak alçakça bir istismardır…

6-Halen Cumhuriyet için kurtuluş savaşında şehit düşmüş büyük dedesinin kayıp naaşını ve yattığı şehitliği arayan birinin Cumhuriyet aidiyetini sorgulamak, Cumhuriyet ilintisi bu topraklarda  tesadüfen doğmuş olmaktan öteye gitmeyenlerin haddine değildir…

7-İngiliz Uykusu diyerek açık şekilde belirttiğim 100 yıl önce bu coğrafyaya İngilizler tarafından çizilmiş Filistini ve bayrağını milletimize yabancı algılatan Sykes Picot narkozunu kastetmeme rağmen bundan bir Cumhuriyet istismarı çıkarmak iğrenç bir çarpıtma ve istismardır…

8-Bir hafta önce TBMM’den geçen Irak ve Suriye tezkeresinde aynı ifadeleri kullanarak Mustafa Kemal’in uğruna cephelerinde savaşıp Gazi olduğu toprakları ve insanlarını savunmak mı daha değerli, o coğrafyaları ve insanlarını bizden koparan Sykes Picot’u savunmak mı diye sordum.

9-Filistin’i ve bayrağını yabancı saymak Mustafa Kemal’in Filistin cephesinde İngilizlere ve emperyalistlere karşı verdiği mücadelenin inkarıdır. Filistin’de bulunan atalarımızın 6 şehitliğinin inkarıdır. Çanakkale’de yatan Gazze ve Kudüslü şehitlerin inkarıdır.

10-100. Yılına eriştiğimiz Cumhuriyetimiz hepimizin ortak ve kutsal değeridir. Onu sığ tarih ve coğrafya bilgilerinizin kurbanı ve ideolojik saplantılarınızın tutsağı haline asla getiremeyeceksiniz.

11-Şehit dedem gibi Kafkasya’dan Balkanlar ve Ortadoğudan binlerce isimsiz şehit kanları ve canları ile kurulmuş Cumhuriyetimizi 100 yıl önce aldığınız ve hala uyanamadığınız Sykes Picot narkozuna,köle ruhunuza ve hastalıklı ideolojik saplantılarınıza teslim vekurban etmeyeceğiz.

12- NOKTA

*

*

*

– TÜRKİYE’NİN İLK TÜRK ARKEOLOJİ ENSTİTÜSÜ GAZİANTEP’TE

– TÜRK ARKEOLOJİ VE KÜLTÜREL MİRAS ENSTİTÜSÜ’NÜN RESMİ AÇILIŞI YAPILDI

ANADOLU TARİHİ TÜRK ARKEOLOJİ VE KÜLTÜREL MİRAS ENSTİTÜSÜ İLE CANLANIYOR

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Avrupa Birliği (AB) iş birliğinde kurulan Türkiye’nin ilk Türk arkeoloji enstitüsü Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü düzenlenen törenle resmi açılışı yapıldı.

Cumhuriyetin 100’üncü yılına sayılı günler kala 4 yıllık hazırlık ve 4 yıllık uygulama süreci sonucunda açılışı yapılan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, Kendirli Kilisesi’nin restore edilerek ana binası oluşturuldu. Enstitünün kurulması için 430 bilim insanı bir araya gelerek çalışma yürüttü ve TBMM’den yasası çıkarak bugünkü formatına ulaştı.

ENSTİTÜ DÜNYANIN DİĞER ENSTİTÜLERİYLE DE İŞ BİRLİĞİNDE FAALİYET YÜRÜTECEK

Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, Türkiye’de ve kültürel tarihi bağların olduğu dünyanın diğer bölgelerinde Türk ve İslam Arkeolojisinin genel bilim dallarının olduğu insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak bilimsel araştırmalar yaparak yayınlar çıkarmayı amaçlıyor. Enstitü ayrıca arşivleme, kütüphane çalışmaları ve dünyanın diğer enstitüleriyle iş birliğinde faaliyet yürütmeyi hedeflerken geleceğin arkeologlarını yetiştirmek için çalışmalar yürütecek.

DİJİTAL ARŞİVLER VE İHTİSAS KÜTÜPHANESİ KURULDU

8 yıllık çalışmada Osmanlı’dan günümüze Türk arkeolojisiyle ilgili bütün kazı ve belgeler dijital hale getirerek dijital arşiv oluşturuldu. Ayrıca Balkanlar, Kafkaslar, Anadolu ve Ortaasya bölgelerindeki çalışmalardaki yayınlar getirilerek kütüphaneye eklendi. 50 bin kitaplık dijital ihtisas kütüphanesi kurularak, yapılan çalışmalarda uluslararası çalışmalarla ve diğer arkeoloji enstitüleriyle entegre olabilecek kütüphane ve dijital kütüphane altyapısı hazırlandı. 

Yürütülen 18 aylık restorasyon çalışmaları neticesinde Kendirli Kilise’nin tarihi yönü ön plana çıkartılırken yapı, enstitüsü için sergi ve konferans salonunu, çalışma ofislerini, Arkeoloji İhtisas Kütüphanesi’ni, Türkoloji Kütüphanesi’ni, Arkeometri Laboratuvarı’nı ve etkinlik alanlarını kapsayan bir komplekse dönüştürüldü.

ŞAHİN: GAZİANTEP İPEK YOLU’NU KALKINMA YOLUNA DÖNÜŞTÜRMÜŞ ÇOK ÖZEL BİR ŞEHİRDİR

Açılış töreninde konuşma yapan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, enstitünün kurulduğu Kendirli Kilise’sinin tarihine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Bu bina birçok tarihi olaya şahitlik ettiği gibi 1933 yılında binanın balkonunda Gaziantep’e gelen ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün konuşmasında da şahitlik etmiştir. Bu gördüğünüz çatıda ve eserlerde büyük bir hafıza var. Geldiğimiz noktada, bir yerde İslam Medeniyeti varsa orada kilise, havra vardır, kardeşlik vardır. Gaziantep İpek Yolu’nu kalkınma yoluna dönüştürmüş çok özel bir şehirdir.”

BU TOPRAKLARDA ANADOLU TARİHİNİN BU ENSTİTÜ İLE DEVAM ETMESİ ÖNEMLİYDİ

Başkan Şahin konuşmasının devamında Dünyanın bugün hiç olmadığı kadar barış isteği içerisinde olduğunu aktararak konuşmasına şöyle sürdürdü:

“Bugün arkeoloji enstitüsü kuruluşundan çok daha önemli bir felsefesi var. Barışın, sevginin, kardeşliğin arkeoloji enstitüsü ile inşa edilmektedir. Bu süreçte AB Delegasyonu elçisi, yaptığımız çalışmada her zaman yanımızda oldu. Akademik dünyanın önemli isimleri burada. Şehrin antik kentlerinin ortaya çıkarılması sürecinde büyük emek verdiler. Türkiye olarak biz geç kaldık. Anadolu uygarlıklarının, topraklarının, eserlerinin yurtdışına götürülmediği, bu topraklarda Anadolu tarihinin bu enstitü ile devam etmesi önemliydi.”

ENSTİTÜMÜZÜN BİZİ BİZ YAPAN BİR DEĞER OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ

Türkiye’nin karbon analizlerinin yapılması için artık yurtdışına başvurulmasının gerekli olmadığını söyleyen Başkan Şahin, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:

“Çok önemli eserler burada artık. Uzmanlaşmış bir kütüphanemiz, dijital çalışmalarımız var. Osmanlı dönemi eserlerini burada Türkçe tercüme ettirdik. 50 bin Osmanlı belgesini 2 bin 100 fotoğrafı getirdik. Enstitümüzün bizi biz yapan bir değer olduğunu görüyoruz. Artık zenginlik kültürel miras, kültürel değer ve bunların üzerinde çalışabilecek ne kadar bilim adamı var bu üzerinden ölçülüyor. Önümüzde çok uzun bir yolculuk var. 5 antik kentimize yapacağımız yatırımlarla bu salonundaki değerli bilim adamlarıyla yapacak çok işimiz var.”

Törende konuşan Gaziantep Valisi Kemal Çeber ise Anadolu topraklarından dünyanın çeşitli bölgelerine kaçırılan tarihi eserlere vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:

“Adına amacına bakınca etkilerini hissedebileceğimiz, çalışmalarla sadece Gaziantep ve bölgeye değil, Türkiye’ye getirisinin önemini göreceğiz. İnsanlığın ortak mirası eserler. Ortak tarihe olan bu eserler bu topraklar üzerinde kalması gerekiyor. Bugün eserlerin getirilmesi üzerine mücadele veriyoruz. Son 10 yıldır yoğun çalışmalarla müzelerimizi ihya ederken yurtdışındaki Anadolu’ya ait eserleri tekrar getiriyoruz. Çok hassas bir çalışma.  Bu topraklar birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Burası bereketli hilal. Tarihin doğduğu topraklar burası. Bu ülkenin topraklarında nereye kazma vurursanız bir eser tarih bulursunuz. Gaziantep’te bugün 20’den fazla müze var. Çoğu Büyükşehir Belediyesi’nin girişimi. Bu alanda Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatma Şahin’e özel teşekkür ediyorum.”

BÜYÜKELÇİ LANDRUT: BAŞKAN ŞAHİN BU PROJENİN ARKASINDAKİ İTİCİ GÜÇ OLDU

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise konuşmasının başında Fatma Şahin’e teşekkür ederek şunları aktardı:

“Kendisi bu projenin arkasındaki itici güç oldu. Üç yıl önceki ilk görüşmemizde bu projenin Gaziantep ve kendisi için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştı. Bu proje, AB’nin arkeolojik mirasın toplumsal hafızanın bir kaynağı ve tarihi ve bilimsel çalışmalar için önemli bir araç olarak korunması yönündeki uzun vadeli kararlılığının bir örneğidir. Risk altındayken kültürel mirasımızı korumak daha da önemlidir. Gaziantep’in olağanüstü Zeugma Mozaik Müzesi, uygarlığın kesişme noktasına tanıklık etmektedir. Eski Yunancada “köprü” anlamına gelen Zeugma’da, eskiden Fırat üzerinde bir köprü Doğu ile Batı’yı birbirine bağlıyordu.”

ENSTİTÜ, ANADOLU VE AKDENİZ UYGARLIKLARI’NIN ARKEOLOJİK VE TARİHİ MİRAS HAZİNELERİNE ERİŞİMİ SAĞLAYACAKTIR

Türkiye’de tarihi eserlerin ve Anadolu coğrafyasının önemine vurgu yapan Büyükelçi, bu eserlerin korunması adına harekete geçtiklerini dile getirerek, “Bu ve daha pek çok nedenden ötürü, enstitü için Mezopotamya ve Akdeniz’in kesişme noktasında yer alan Gaziantep’ten daha iyi bir yer düşünemiyorum. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz bu enstitü, Antik Anadolu ve Akdeniz Uygarlıklarının arkeolojik ve tarihi miras hazinelerine erişimi sağlayacaktır. Ortak araştırma, analiz ve restorasyon fırsatı sağlayacak olan enstitü, aynı zamanda genç uzmanlara eğitim ve staj imkanı da sunacaktır. Enstitü ayrıca Türkiye ve Avrupa Birliği’nden sanatçılar, sivil toplum örgütleri, gençler ve akademisyenlere de ev sahipliği yapacaktır. Böylelikle gelecekte dünya arkeoloji ağlarına tam entegrasyonu da sağlanacaktır. Bu enstitünün ortak kültürel mirasımızın korunması ve tanıtılması yoluyla Avrupa Birliği ve Türkiye arasında kültürler arası diyaloğun güçlendirilmesine katkıda bulunacağına yürekten inanıyorum. Geçmişimizi anlamamıza yardımcı olacak ve ortak geleceğimizi şekillendirmemize katkıda bulunacaktır” diye konuştu.

Törende ayrıca Gazikültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tanrıöver, enstitünün kuruluş süreci hakkında bilgi verdi. Kurulum aşamasında görev yapan bilim insanları törende konuşma yaparken Europa Nostra İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Guy Clausse ve Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şube Direktörü Prof. Dr. Felix Pilson’de açıklamalarda bulundu.

Program, ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in, Arkeolojik alanlarda çektiği 27 farklı alandan 133 fotoğraftan oluşan sergi, protokol ve katılımcılar tarafından gezildi. Sergi sonrası enstitünün birimleri ziyaret edildi.

0

*

İL MÜDÜRÜ BEYTULLAH ŞAHİN ŞEHİR HASTANESİNİN KAPISINI BASINA AÇTI

Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr.Beytullah ŞAHİN, basın mensuplarıyla tanışma toplantısı düzenleyerek “Gaziantep Şehir Hastanesi ve İlimizdeki Sağlık Hizmetlerinin İşleyişi” hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Şahin hedeflerinin Sağlık Turizmini geliştirmek, Sağlık Hizmetlerine erişimi daha kolaylaştırmak ve Bölge illerinin sağlık hizmeti ihtiyacına destek olduğunu vurgulayarak 06.10.2023 tarihinde açılmış olan Gaziantep Şehir Hastanesinin bugüne kadar;  40.000 hastaya Poliklinik Muayenesi, 17.000 hastaya Acil Servis Muayenesi, 1.450 hastaya servis, 455 hastaya da Yoğun Bakımda yatışın sağlandığını ifade etti. 610 hastanın da  taburcu edildiğini söyledi.

Şahin ayrıca sevindirici bir haber vererek modern doğum odalarında 102 bebeğinde açılıştan bugüne dünyaya geldiğini açıkladı.

Şahin açıklamalarına şöyle devam etti; “Doğumlar; annenin sancı ve doğum süreçlerini yaşadığı, yakını ve bebeği ile birlikte kalabileceği son teknoloji cihazlarla donatılmış tek kişilik odalarımızda olmaktadır.

Son teknoloji cihazlarla donatılmış 64 ameliyathanemiz mevcut  olup, bugüne kadar 714 ameliyat gerçekleştirilmiştir.

Kalp merkezi olan hastanemizde, 8 anjıo cihazımızla toplam 371 tanısal anjıo ve 110 hastaya stent takılmıştır.

Önümüzdeki haftalarda kalp ritm problemlerinin kalıcı tedavisi için EPS işlemi başlayacak olup; TAVI, Mitral Balon, ASD kapama gibi eskiden açık kalp cerrahisi gerektiren işlemler anjıo laboratuvarında ‘kapalı yolla’ tedavi edilecektir.

Kalp Damar Cerrahi ameliyathanelerimizde (5 adet) bugüne kadar 14 By-pass ameliyatı başarı ile gerçekleştirilmiştir.
Bölgedeki tek hibrit ameliyathaneye sahip Şehir hastanemizde komplike ve daha yüksek riskli kalp damar cerrahi hastalarına müdahale edilmekte, açık kalp cerrahisi ve koroner anjiografi işlemi aynı anda yapılabilmektedir.

Şehir Hastanesinde inme merkezi, hasta kabulüne başlamış olup hastalarımıza erken müdahale ile tedavi gerçekleştirilerek kalıcı felç riskinden kurtarılmaktadır.

Hastanemizde girişimsel radyoloji ile beyin anevrizma (beyin damarlarında baloncuklaşma), beyin damar tıkanıklıkları gibi hastalarda hayati riski oluşturan acil durumlara müdahale edilebilmektedir.

Kanser hastalarımızın bütüncül tedavisi için, medikal onkoloji, onkolojik cerrahi, jinekolojik onkoloji ve radyasyon onkoloji ekibi oluşturulmuş olup hasta kabulü başlamıştır.

Nükleer tıp merkezimizde son teknoloji cihazlarla hastalarımızın tanı ve tedavileri gerçekleştirilmektedir. Radyoaktif iyot merkezimizin hizmete başlamasıyla ilimiz Kamu Hastanelerinde tek ve ilk merkez olarak hizmet verecektir.

Kamu Hastanelerindeki tek Hiperbarik Oksijen Ünitemiz Kasım ayı sonunda faaliyete geçecek olup; yaklaşan kış mevsimi nedeniyle oluşabilecek soba zehirlenmeleri, şekere bağlı yaraların iyileştirilmesi gibi pek çok alanda kullanılan bu tedavi  ünitesi hastalarımıza şifa dağıtacaktır.

Endoskopi ünitemiz aynı anda 10 işlem yapacak kapasitede olup işlem için bekleyen hastalarımızın randevu süreleri kısalacaktır.

150 Yataklı Fizik Tedavi Hastanemiz Robotik Yürüme Cihazı dahil üst düzey rehabilitasyon hizmeti vermektedir.

30 makineli modern Diyaliz merkezimizde 60 diyaliz hastası tedavisini görebilmekte, tüm yoğun bakımlarda ve acil servisde diyaliz ihtiyacı olan hastalarımıza hizmet verilmektedir.

Kapalı Psikiyatri servisimiz ile hastalarımıza güvenli hizmet alacakları ve sosyal yönden desteklenecekleri fiziki alanlar düzenlenmiştir.

İçerisinde ameliyathanesi, yoğun bakımı ve yataklı servisini barındıran Yanık Merkezimizle hastalarımıza hizmet vermekteyiz.

Sayın Sağlık Bakanımızın destekleri ile hastanemiz artık sadece hastalarımıza şifa dağıtmakla kalmayacak açılan eğitim klinikleri ile genç hekimler yetiştirmeye başlayacaktır.”

0

0

İRFAN ERGEN MEDİCAL POİNT’TE

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Operatör Doktor İrfan Ergen Medical Point’te.

Medical Point Gaziantep Hastanesi modern ve uzman kadrosuna Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Operatör Doktor İrfan Ergen’i dahil etti.

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Operatör Doktor İrfan Ergen kimdir?

Operatör Doktor İrfan Ergen 2003 ile 2010 yılları arasında İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2011 ve 2015 yılları arasında ise Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda uzmanlığını tamamladı. 2015 ile 2018 yıllarında Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Göz Hastalıkları ve Şaşılık Birimi ve İstanbul Zeynep Kamil Eğitim ve Arastırma Hastanesi’nde Prematüre Retinopatisi (ROP) alanında Uzman doktor olarak görev yaptı. Kuzey Irak’ın başkenti Erbil’de özel bir göz hastanesinde çalışan Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Operatör Doktor İrfan Ergen, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı. The best study of the year, International Journal of Ophthalmology alanında ‘’Yılın en iyi çalışması’’ ödülü bulunan Op. Dr. İrfan Ergen ‘’Comparison of the impact of epigallocatechin gallate and ellagic acid in an experimental cataract model induced by sodium selenite’’ isimli çalışması ile öne çıktı.

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Operatör Doktor İrfan Ergen’in ilgilendiği hastalıklar; katarakt, saşılık, gözde titreme, diyabetik retinopati, Prematüre Retinopatisi (ROP) göz kapağı hastalıkları ve estetiği, kornea ve retina hastalıkları, çocuk göz hastalıkları tanı ve tedavisi, çocuk ve erişkin göz yaşı kanal tıkanıklığı ve pterjium olarak öne çıkmaktadır. Tedavi yöntemleri olarak, Fako Operasyonu ve Akıllı Mercek implantasyonu, Saşılık Operasyonu, Göz içi Enjeksiyonlar, Ptozis ve Blefaroplasti ve Tümor Eksizyonlari (Kapak Düsüklüğü, Göz Çevresi Estetiği ), DCR, probing ve Tüp implantasyonu( Gözyaşı Kanal Darlığı Tedavisi; Sonlama ), Pterjium eksizyonu (Dikişsiz) olarak sıralanmaktadır.

*

*

*

ŞAHİNBEY BELEDİYESİ’NDE 100. YIL COŞKUSU

Şahinbey Belediyesi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100. Yıl etkinlikleri kapsamında masa tenisi ve E-Spor turnuvaları düzenledi.

Şahinbey Belediyesi Cumhuriyetin 100. Yılı dolayısıyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü işbirliği ile 100 öğrencinin katılımı ile Masa Tenisi Turnuvası ve 16 okuldan 80 öğrencinin katılımı ile E-Spor turnuvası düzenledi.

TURNUVALARA YOĞUN İLGİ VARDI

100. Yılı Şahinbey Belediyesi olarak coşku ile kutlayacaklarını belirten Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını tüm Türkiye’de olduğu gibi bizde Şahinbey Belediyesi olarak çeşitli etkinliklerle kutluyoruz. Şahinbey Belediyesi olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü işbirliği ile 100 öğrencinin katılımı ile Masa Tenisi Turnuvası ve 16 okuldan 80 öğrencinin katılımı ile E-Spor turnuvası düzenledik. Yarışmacılarımızın hepsi de birbirinden değerli ve iyi mücadeleler ortaya koydular. Yoğun ilgi ve katılımın gerçekleştiği turnuvalara göstermiş oldukları büyük ilgiden dolayı tüm velilerimize yürekten teşekkür ediyorum.” dedi.

*

*

*

SECAAT ABDULLAH’IN MUSKASI!

Secaat Abdullah 1904 yılında Anteb’te doğmuş. İlk mesleği kunduracılık. Gençliğinde Antep Harbi çıkmış. İncozade Hüseyin Efendi’nin kumandasında harbe katılmış. Harpten sonra Devlet,in verdiği madalyayı da maaşı da reddetmiş. 30 yaşında evlenmiş.

Soyadı kanunundan 1958 yılına kadar soyadı”Peker” iken; yiğit lakabıyla anılır diyerekten soyadını “Secaat”olarak değiştirmiş.

 Şimdi Şehir Pasajı , eskiden Şehir Sineması olan yerde ekmekci dükkanı varmış. ekmeğin karneyle verildiği 1942 de fakir, fukaraya karnesiz beleş ekmek dağıtmış. Ekmekci dükkanı yıkılıp da yerine Şehir Sineması yapılınca canı sıkılmış. Maraş’a bir dostunun yanında 1959 a kadar çiftcilik yapmış.

 Bir ara bir suçtan hapse girmiş. Cezasının bir kısmında Konya Hapisine salınmış. Orada Antep,ten “nefesi, kalemi kuvvetli bir hoca geldi”diye söylenti çıkmış. Mahkumların birisinin “İlle bana muska yazacaksın” ısrarına peki deyip eski yazıyla bir muska yazmış.

Eline bir kağıt alıp yazmış :

“Bir muska yazdım itime, tutarsa da s,kime, tutmazsa da s.kime ”

Adama bu muskayı iyice katla, sar, sarmala şapkanın astarının içine dik demiş. Adam teşekkür etmiş, dediğini yapmış, kağıdı katlamış şapkasının astarını söküp içine dikmiş. Aradan bir kaç gün sonra gelmiş, el öpmüş, teşekkür etmiş, iyileştim sayende çok şükür demiş.

Nüktedan, sevecen, hayırsever, zeki bir yapıya sahip”Secaat Abdullah Ağa” 77 yaşında Rahmetli olmuş.

Kaynaklar: Dondurmacı Şık Baba, Tamer Abuşoğlu, Secaat Abdullah’ın oğlu Serdar Secaat.

Fotoğraf Abdullah Özdemir Arşivi.

0

0

ANTEP EVLERİNİN MERKEZİ HAYATTIR.

Antep’te ev yaşamı hayattır.

 Antep Evleri, yüksek duvarlar arkasında, dış mekanlardan mümkün olduğunca soyutlanmış hayada yani genel deyimiyle avluya dönük yapılardır. Evlerin ikinci katında sokağa yapılan konsol çıkıntılarına köşk denir. Dışı tudya ( galvanizli saç veya çinko sac) kaplanan bu tür yapılar köşklü ev diye de adlandırılır.

Evin ana girişi sokaktan hayata girişle sağlanır. Hayat etrafında ocaklık (mutfak), hazna (kiler), hela gibi mekanlar yer alır.

Evler tek, iki ve üç katlı olarak inşa edilmiştir ama genelde iki katlı evler hakimdir.

 İçe dönük yaşam tarzında kadınların gün boyu evde oluşları ve yaşamın özellikle yazları sürekli hayatta geçmesi nedeniyle buraya önem verilmiştir. Hayatın tabanında işlemeli taşlar vardır. Hayatın kenarlarında çiçeklikler, genellikle ortasında da gane adı verilen havuz bulunmaktadır. Evin üst katlarına dıştan merdivenlerle ulaşılır. Sofa ya da livan denile girişin etrafında sıralanmış çoğu zaman eyvanlı odalar yer alır. Yörede eyvan adı verilen bu bölümün üst tarafı kapalı olup, ön yüzü avluya bakar. Sıcak yaz günlerinde gölgeli bir mekandır. Sofaya açılan odalar çok işlevli özelliğe sahip mekanlardır. Bu odalar yeme, yatma, oturma gibi günlük yaşamı içeren fonksiyonlara cevap verecek biçimde inşaa edilmiştir. Hatta eşik dediğimiz girişte yıkanma işlevi dahi gerçekleşmektedir. Odada yatakların konduğu döşeklik, misafirlik yemek kapları için kübbiye adı verilen dolap nişleri de vardır. Bunlar nacar denen çok güzel ahşap işçiliğine sahiptir. Bu odalardan bina dışına da yansıyan, merdivenlerle çatı arasına çıkılan bölümler vardır. Önceleri toprak çatı olan mekanlar, daha sonra yerlerini alaturka kiremite (yörede bunlara bardak denir) bırakmıştır. Çatı altları havalandırmanın iyi olması nedeniyle kiler olarak ta kullanılmaktadır. Genelde tavanlar ahşap kalaslar üzerine geçerken bir kısmı da bağdadi sıvaya geçmiştir. Bunların üzerine boya ve resimlerle, tavan süslemeleri yapılmıştır.

 Cephelerde genellikle sosyal yaşam şekillerinden oluşan fonksiyonların yansıması vardır. Örneğin mahremiyeti sağlamak için zemin katlarda sokağa bakan pencere açılmamıştır ve tamamen hayata yönelinmiştir. Üst katlarda, yola bakan büyük kafes pencereler bulunmaktadır. Tüm pencerelerin üzerinde ışık ve hava sağlayan kuş tağısı vardır. Kuş tağıları aynı zamanda güvercin ve kuşların da barındığı yerlerdir.

Bazı pencereler ev sahiplerinin dini görüşünü de yansıtmaktadır. Örneğin gayrimüslim evlerinde haçvari pencerelere rastlanmaktadır. Pencereler hava ve ışık ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, görsel açıdan da binaların süsü konumundadır. Yörede ahşabın az, taş ocaklarının çok olması kagir malzemelerin kullanılmasını zorunlu kılmıştır.

 Taş cinsleri olarak keymık, minare kayası, havara taşı ve karataş kullanılmıştır. Karataşlar genellikle hayat süslemelerinde kullanılır. Bu taş kagir yapılar binaların içini yazları serin, kışları sıcak tutma özelliğine sahiptir.

 Çoğu evin altında bulunan mağara haznalar yani kilerler vardır. Soğuk mahaller olan bu bölüm, yiyeceklerin saklanması için iyi bir mekandır.

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı