Hoşgeldiniz  

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Çarşamba 20.09.2023 e gazete

admin | 20 Eylül 2023 | e gazete Gaziantep haber ajansı Bülteni, Genel, Gündem, Tüm Manşetler A- A+

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Çarşamba 20.09.2023 e gazete

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Çarşamba 20.09.2023 e gazete

HABER METNİ;

“Amacımız, dünya barışına ve refahına mümkün olan en büyük katkıyı sunmaktır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Amacımız, çevremizdeki çatışma ve ihtilaflar karşısında dünya barışına ve refahına mümkün olan en büyük katkıyı sunmaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin New York şehrinde Birleşmiş Milletler  (BM) 78. Genel Kurulu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Konuşmasına salondakileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 77. Genel Kurul Başkanlığını tamamlayan Csaba Körösi’yi tebrik etti, BM 78. Genel Kurul Başkanlığını devralan Dennis Francis’e başarılar diledi.

Güven ve dayanışma içerikli bir temayla toplanan 78. Genel Kurul’un tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dünyamızın geleceği konusunda, geçtiğimiz yıl burada yaptığımız değerlendirmelere kıyasla daha iyimser bir tablo çizmek maalesef mümkün değildir. Karşımızdaki fotoğraf; küresel ölçekte giderek daha fazla, daha karmaşık, daha tehlikeli sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Kendi ülkemin güneyinde, kuzeyinde, doğusunda ve batısında pek çok çatışma, savaş, insani kriz, siyasi çekişme ve sosyal gerilim yaşanıyor. Küresel ekonomik sorunlarla birleşerek sürekli büyüyen bu sınamalarla baş etmek her geçen gün daha da zorlaşıyor.”

Avrupa’nın doğu sınırlarında yaşanan savaşın, yol açtığı insani trajediye ilave olarak ekonomiden güvenliğe, enerjiden gıda güvenliğine her alanda ciddi sorunlar ortaya çıkardığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Suriye ile Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinde vekâlet savaşlarının aracı hâline dönüştürülen terörizm, kırılganlığı hızla artan uluslararası güvenlik iklimine onarılamaz zararlar veriyor. Küresel güçlerin ihtiraslarını kullanarak büyüyen terör örgütlerinin faaliyet alanları, teknolojik gelişmeler ile kötüleşen sosyo-ekonomik şartlardan da istifadeyle adeta bir salgın gibi geniş coğrafyalara yaygınlaşıyor. Yabancı karşıtlığı, ırkçılık ve İslam düşmanlığının yeni bir krize dönüşme emareleri, son bir yıldır endişe verici boyutlara ulaştı.”

“KARA GÜNÜNDE ÜLKEMİZE GÖSTERİLEN DOSTLUK, BİZLER İÇİN TESELLİ KAYNAĞIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın hangi köşesinde yaşanırsa yaşansın, iklim değişikliği ve buna bağlı doğal afetlerin artık günlük hayatın bir gerçeği hâline geldiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Türkiye, 6 Şubat sabahı, gerek büyüklüğü, gerek etkilediği alan itibarıyla, Sayın Genel Sekreter’in ifadesiyle ‘Yüzyılın en büyük doğal afetlerinden biriyle’ karşı karşıya kaldı. BM dâhil uluslararası toplumun yardım çağrımıza ivedilikle verdiği cevabın samimiyetini, fedakârca sergilenen çabaları ve ülkemize sağlanan cömert desteği unutmamız mümkün değildir. 50 binden fazla insanını kaybettiği, 850 bin yapının kullanılamaz hâle geldiği, milyonlarca insanı barındıran şehirlerin adeta yerle yeksan olduğu bu kara gününde ülkemize gösterilen dostluk, bizler için önemli bir teselli kaynağıdır.”

Dünyanın 100’ü aşkın ülkesinden Türkiye’nin yardım çağrısına destek verenlere, ülke ve millet adına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin yaralarını sarmak, şehirleri bir an önce ayağa kaldırmak için çalışmaların yoğun bir şekilde sürdürüldüğünü aktardı.

“LİBYALI KARDEŞLERİMİZİ DE YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ”

Libya’da, fırtına ve selin ağır yıkımlara ve can kayıplarına yol açtığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Felaketin ardından Türkiye olarak 10 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği, binlerce kişiden hâlâ haber alınamadığı Libya’ya yardım için hemen harekete geçtik. İlk etapta üç gemi ve üç uçakla 567 personelin yanı sıra yüzlerce araçtan, binlerce ton iaşe, barınma ve sıhhi malzemeden oluşan yardımları bu ülkeye gönderdik” dedi.

Türk sivil toplum kuruluşlarının da kendi imkânlarıyla bölgedeki çalışmalara katıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın neresinde bir mağdur, mazlum varsa yanında yer alan bir ülke olarak Libyalı kardeşlerimizi de yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Dost ve kardeş ülkelerin de Libya halkına yardım için seferber olacağına inanıyorum. Ülkemiz gibi şiddetli bir depremle sarsılan Faslı kardeşlerimize de geçmiş olsun dileklerimi buradan iletiyorum” ifadelerini kullandı.

“GÜVENLİK KONSEYİ, BEŞ ÜLKENİN SİYASİ STRATEJİLERİNİN ÇARPIŞMA ALANI HÂLİNE GELMİŞTİR”

Genel Kurulun bu yılki temasının Türkiye’nin hedefleriyle birebir örtüştüğünü görmekten memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetimizin 100. yılında hayata geçirmeye başladığımız ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuz, bu örtüşmenin en somut ifadesidir. Küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıran, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden, barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten, etkili, kapsayıcı ve insanlığı kucaklayıcı, velhasıl tüm insanlığın hayrına bir uluslararası sistemin tesisi çağrımız giderek daha çok yankı buluyor. Genel Sekreter Sayın Guterres’in geçtiğimiz günlerde yaptığı, “İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan kurumların bugünün dünyasını yansıtmadığı” tespitine katılıyoruz. Bu tespit, bizim “Dünya 5’ten büyüktür” çağrımızı ifade ediyor. Güvenlik Konseyi, artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, beş ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı hâline gelmiştir. Kıbrıs’ta yaşanan son hadiseleri, bu içi boşalmış, adalet ve güven telkin etmeyen kurumsal yapının bir tezahürü olarak değerlendiriyoruz. Barış ve istikrarın güçlendirilmesine yönelik sayısız inisiyatife öncülük etmiş bir ülke olarak, Sayın Guterres’in ‘Barış için yeni gündem’ oluşturulması çağrısına önem veriyoruz. Bu anlayışla, Rusya-Ukrayna savaşının başından beri ‘savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz’ teziyle hem Rus hem Ukraynalı dostlarımızı masada tutmaya gayret ediyoruz. Savaşın, Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü temelinde, diplomasi ve diyalogla sona erdirilmesine yönelik çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz.”

“İNSANİ KÖPRÜNÜN BİR ŞEKİLDE İDAMESİ İÇİN TEMASLARIMIZ SÜRÜYOR”

Türkiye’nin, BM ile birlikte başlattığı Karadeniz Girişimi’yle dünya piyasalarına 33 milyon ton tahıl ürünü sevk edilmesini sağlayarak küresel açlık krizi tehlikesinin önüne geçtiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şahsi gayretlerimiz neticesinde girişim üç kez uzatıldı ancak girişimin 17 Temmuz itibarıyla çıkmaza girmesi dünyayı yeni bir krizle yüz yüze bıraktı. Küresel açlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunan coğrafyalara uzanan bu insani köprünün bir şekilde idamesi için temaslarımız sürüyor” diye konuştu.

Öncelikle Afrika ülkelerine 1 milyon ton tahılın sevkini öngören planı bu bakımdan önemsediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amacımız, çevremizdeki çatışma ve ihtilaflar karşısında dünya barışına ve refahına mümkün olan en büyük katkıyı sunmaktır” ifadesini kullandı.

Artık 13. yılına giren Suriye’deki insani trajedinin, köken ve inanç fark etmeksizin, bölgedeki herkesin hayat şartlarını daha da zorlaştırdığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Suriye’nin hem siyasi birliğini, hem sosyal bütünlüğünü, hem de ekonomik yapısını tehdit eden gelişmelere karşı ilkeli, yapıcı ve adil tutum ortaya koyan yegâne ülke konumunda bulunduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güneyimizdeki krizin, halkın meşru beklentilerini karşılayacak kapsamlı, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümle sona erdirilmesi, giderek daha önemli hâle geliyor” dedi.

“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN İNSANİ YARDIM OPERASYONUNUN KESİNTİYE UĞRAMASI, TALİHSİZ BİR GELİŞMEDİR”

Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıkıcı etkisinin Suriye’de de kendini gösterdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Özellikle kuzeybatı Suriye’de, zaten sıkıntılı olan insani durum, daha da kötüleşmiştir. Tam da böyle bir dönemde, Birleşmiş Milletlerin bölgedeki sınır ötesi insani yardım operasyonunun kesintiye uğraması talihsiz bir gelişmedir. Türkiye olarak, Suriye’nin kuzeyinde zor şartlarda hayat mücadelesi veren dört milyonu aşkın insanı, elbette kaderine terk etmeyeceğiz. Sınırlarımız ötesinde inşasına öncülük ettiğimiz konutlar tamamlandıkça, sığınmacıların buralara geri dönüşü hızlanacaktır. Ancak Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine en büyük tehdit, bu ülke üzerinde hesabı olan güçlerin güdümündeki terör örgütlerine verilen açık destektir. Bir yandan PKK-PYD terör örgütünün, diğer yandan mezhep ayrışması üzerinden organize edilen radikal grupların cenderesi altında bunalan Suriye halkı, isyan noktasına gelmiştir. Nitekim son dönemlerde bunun çeşitli sonuçları ortaya çıkmaya başladı.”

“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR, DAHA ADİL BİR DÜNYA MÜMKÜNDÜR”

Irak’ın karşı karşıya olduğu iç ve dış sınamaları aşmak için samimi bir çaba içinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, Irak’ın siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, yeniden imar çalışmalarını tahkim eden, ülkeyi oluşturan unsurlar arasında ayrım gözetmeyen bir anlayışla hareket ediyoruz. Bölge ülkeleri olarak hayata geçireceğimiz Kalkınma Yolu projesiyle, inşallah bölgesel entegrasyonu daha da güçlendireceğiz” diye konuştu.

“Bölgede her başları sıkıştığında DEAŞ bahanesine sarılanların oyunları artık ifşa olmuştur” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “DEAŞ’la, fiilen en büyük mücadeleyi vermiş, bu örgüte en büyük kayıpları yaşatmış ve sorunun önündeki, arkasındaki gerçekleri çok iyi bilen bir ülke lideri olarak açık konuşmak istiyorum. Suriye ve Irak başta olmak üzere, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Sahel’de kendi siyasi ve ekonomik çıkarları için DEAŞ ve benzeri örgütleri paravan olarak kullananların riyakârlıklarından bıktık, usandık. Bu bölgelerdeki tehdit sadece DEAŞ değildir. Asıl tehdit, vekâlet savaşlarının aracı olarak kullanılmak üzere beslenen, palazlandırılan terör örgütleridir, paramiliter gruplardır, paralı askerlerdir ve kim daha yüksek fiyat verirse onlara çalışan kimi yerel unsurlardır. Karşımızdaki bu gerçeğe rağmen, sırf kendi siyasi ve ekonomik çıkarları için terör örgütleriyle çalışmaya devam eden ülkelerin, terörden ve bununla bağlantılı sorunlardan şikâyet etmeye hakkı yoktur. Böyle bir dünyada, ister çatışma bölgesinin hemen yanında yer alsın, ister çok uzakta okyanuslarla çevrilmiş bir karada yaşasın, hiç kimse güvende değildir. İşte bunun için diyoruz ki; Birleşmiş Milletlerin öncülüğünde dünyanın güvenliğini, huzurunu, refahını sağlamakla görevli kurumları hızla yeniden yapılandırmalıyız. Coğrafyasıyla ve demografisiyle, dünyadaki tüm kökenleri, inançları, kültürleri temsil yeteneğine sahip bir küresel yönetim mimarisi inşa etmeliyiz. Netice olarak, tüm kalbimizle bir kez daha diyoruz ki; dünya 5’ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür.”

“ULUSLARARASI TOPLUMU KKTC’NİN BAĞIMSIZLIĞINI TANIMAYA DAVET EDİYORUZ”

Türkiye’nin, kendi bölgesinden başlayarak, çeşitli sorun alanlarına ilişkin yaklaşımlarını da paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz’in barış, refah ve istikrarın egemen olduğu coğrafyaya dönüşebilmesi, ancak tüm tarafların hak ve hukukuna saygı gösterilmesiyle mümkündür. Bizim kimsenin hakkında gözümüz yoktur, kimsenin de haklarımızı yok saymasına müsaade etmiyoruz, etmeyeceğiz” dedi.

Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasının 60. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs meselesinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması için daima samimi gayret gösterdiğini vurguladı.

Bu çözümün artık federasyon modeli temelinde gerçekleşemeyeceğinin, herkesin kabul ettiği bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası toplumu bunu kabullenerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz. Ada’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden de sergilemekle mükellef olduğu tarafsızlığa titizlikle riayet etmesini bekliyoruz. Zaten itibarı zedelenen bu gücün, Kıbrıs’ta yeni bir itibar kaybıyla karşı karşıya kalmasını istemeyiz” ifadelerini kullandı.

“MISIR İLE İLİŞKİLERİMİZİ HER ALANDA GELİŞTİRMEYE BAŞLADIĞIMIZ BİR DÖNEME GİRDİK”

Türkiye’nin, köklü tarihî ve gönül bağlarına sahip olduğu Yemen’deki durumun kendilerini derinden yaraladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunun en kısa sürede, Yemen’in millî birliği ve toprak bütünlüğü içerisinde çözüme kavuşturulmasının en büyük temennileri olduğunu söyledi.

Mısır’la ilişkilere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mısır’la bir müddet durağan seyreden ilişkilerimizi, her alanda geliştirmeye başladığımız bir döneme girdik. Bu yeni dönemde işbirliklerimizi karşılıklı fayda temelinde ilerletmeye kararlıyız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, Orta Doğu’ya kalıcı barışın gelebilmesinin ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulabilmesiyle mümkün olduğunu kaydetti.

“Filistin halkını ve devletini, uluslararası hukuk temelinde meşru haklarına kavuşması yolunda verdikleri mücadelede desteklemeyi sürdüreceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Bir kez daha tekrarlayacak olursak, 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti hayata geçirilmeden, İsrail’in de aradığı huzuru ve güveni bulabilmesi zordur. Bu çerçevede, Kudüs’ün, özellikle de Harem-i Şerif’in tarihî konumuna saygı gösterilmesinin takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

Türkiye’nin Balkanlarla, kökleri tarihe dayanan güçlü siyasi, ekonomik ve insani bağları bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’nın bu kritik bölgesinde istikrarın sağlanması, anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülmesi için ikili, bölgesel ve uluslararası platformlarda yoğun çaba gösterdiklerini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde gerginleşen Kosova ve Sırbistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için yürütülen süreçleri aktif şekilde destekliyoruz” ifadesini kullandı.

“AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN BEKLENTİMİZ, YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ SÜRATLE YERİNE GETİRMEYE BAŞLAMASIDIR”

AB ile ilişkilere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bölgesel ve küresel sınamaların giderek giriftleşen yapısı, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde ilerletilmesine, her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğuna işaret ediyor. Avrupa Birliği’nden beklentimiz, uzun süredir ihmal ettiği ülkemize yönelik yükümlülüklerini süratle yerine getirmeye başlamasıdır. Özellikle Türkiye’ye yönelik sergilenen ikircilikli tavırların artık bir son bulması gerekiyor.”

Latin Amerika ve Karayipler coğrafyasının, Türkiye’nin insani dış politikasının tüm unsurlarını harekete geçirdiği, dostluk bağlarının her geçen gün kuvvetlendiği bir diğer bölge olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek dönemde bu ilişkileri, Türkiye-Latin Amerika ve Karayipler Ortaklık Politikası’na dönüştürmeyi hedeflediklerini dile getirdi.

“AFRİKA İLE DOSTLUK BAĞLARIMIZI STRATEJİK ORTAKLIKLA TAÇLANDIRDIK”

Kuruluşunun 60. yıl dönümünde Afrika Birliği’nin, Kıta’nın kendi kaderini eline alıp ayağa kalkmasının abidevi bir sembolü olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler” bulma iradesiyle başlayan sürecin, dünyanın en önemli kalkınma projelerinden biri hâline dönüştüğünü vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Özellikle yürüdüğü bu yolda Afrika’ya eşlik etmek amacıyla, Kıta’yla dostluk bağlarımızı stratejik ortaklıkla taçlandırdık. Afrika Birliği’nin, bizim de çok güçlü destek verdiğimiz G20 üyeliğini memnuniyetle karşıladık. Bununla birlikte, Sahel Bölgesi’nin ciddi siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik sınamalarıyla yüzleştiği bir gerçektir. Son dönemde sıkıntılı günler yaşayan Nijer’in en kısa zamanda anayasal düzene, demokratik bir yönetime kavuşmasını ümit ediyoruz. Nijer’e yapılacak herhangi bir askerî müdahalenin, bu ülkeyle birlikte bölgenin tamamını daha derin bir istikrarsızlığa sürükleme riski vardır.”

“KARABAĞ, AZERBAYCAN TOPRAĞIDIR”

                     Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeniden Asya Girişimlerinin, ata yurdu Asya ile ilişkileri karşılıklı yarar ve ortak öncelikler temelinde daha da ileri taşıma iradelerinin sembolü hâline geldiğini söyledi.

Güney Kafkasya’da barışın, huzurun ve iş birliğinin tesisi yolunda önlerinde tarihî bir fırsat bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu fırsatı değerlendirmek için Ermenistan ile iyi komşuluk ilişkilerini ve tam normalleşmeyi hedefleyen bir süreç başlattık. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Ancak Ermenistan’ın, bu tarihî fırsatı yeterince değerlendiremediğini görüyoruz. Ermenistan’ın başta Zengezur Koridoru’nun açılması olmak üzere verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Artık herkesin kabul ettiği gibi Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir. Ermeniler dâhil herkesin Azerbaycan topraklarında barış içinde yan yana yaşaması öncelikli hedefimiz olmalıdır. ‘Tek millet, iki devlet’ şiarıyla hareket ettiğimiz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü korunma yönünde attığı adımları destekliyoruz.”

“ROHİNGA MÜSLÜMANLARINA YARDIM ELİNİ UZATMIŞ BİR ÜLKEYİZ”

Orta Asya ülkeleriyle iş birliğini güçlendirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı’nın, bölgesel ve küresel düzeyde giderek daha etkin bir aktör hâline dönüşmesinden memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Yarım asırdır zor günler yaşayan Afgan halkının, siyasi saiklerden bağımsız olarak, çok ciddi insani yardıma ve desteğe ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkedeki geçici hükûmetin, toplumun tüm kesimlerinin adil bir şekilde temsil edildiği kapsayıcı bir yönetime dönüşmesi, Afganistan’ın önünü açacak ve uluslararası alanda olumlu karşılık bulacaktır. Güney Asya’da bölgesel huzurun, istikrarın ve refahın önünü açacak bir diğer gelişme de Keşmir’de ihtiyaç duyulan adil ve kalıcı barışın, Hindistan ve Pakistan arasında diyalog ve iş birliği yoluyla tesisi olacaktır. Türkiye olarak bu yönde atılacak adımlara desteğimizi sürdüreceğiz. Çin’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı duyduğumuzu, her fırsatta altını çizerek ifade ediyoruz. Bununla birlikte, güçlü tarihî ve insani bağlarımızın olduğu Uygur Türkleri’nin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla ilgili hassasiyetimizi dile getirmeyi ve gündemde tutmayı sürdüreceğiz. Myanmar ve Bangladeş’te zor şartlarda yaşayan Rohinga Müslümanlarına ilk günden itibaren yardım elini uzatmış bir ülkeyiz. Yerlerinden edilmiş durumdaki Rohingaların anavatanlarına güvenli, gönüllü, onurlu ve kalıcı şekilde dönüşleri sağlanana kadar kendilerine olan desteğimiz devam edecek.”

“‘2030’DA SIFIR AÇLIK’ SLOGANINDAN, MAALESEF GİDEREK UZAKLAŞIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemlerindeki önemi bir küresel sınamanın da enerji güvenliği olduğunu belirterek, Türkiye’nin son 20 yıldır enerji alanında gerçekleştirdiği yatırımlar sayesinde kendi enerji güvenliğini sağlama yönünde önemli mesafe aldığını bildirdi.

Çalışmalarını enerjiyi bir çatışma unsuru olmaktan çıkarma ve kullanımını ortak fayda temelinde teşvik etme yönünde yoğunlaştırdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Bu doğrultuda, Doğu Akdeniz’den Hazar Havzası’na, Karadeniz’den Balkanlar’a kadar geniş bir coğrafyada enerji alanında iş birliği ruhunu ve dayanışmayı ön plana çıkarmak için mücadele ediyoruz. Türkiye ulaştırma alanında da üzerinden veya çevresinden geçecek tüm projelere destek verebilecek jeopolitik konuma sahiptir. Teknolojik yenilikler, küresel ve bölgesel sınamaları çözmemiz için fırsat olarak değerlendirilmeli, rekabet gücünü artıracak bir koz olarak görülmemelidir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin en önemli başlıkları arasında yer alan ‘2030’da sıfır açlık’ sloganından, maalesef giderek uzaklaşıyoruz. Doğrusu biz, açlığı 21. yüzyılda hâlâ çözüme kavuşturulamamış bir sorun olarak kabullenmekte zorlanıyoruz. Dünyanın bu kadar geliştiği, refahın bu kadar arttığı bir çağda, 735 milyon kişinin açılıkla boğuşmasının hiçbir izahı olamaz. Uzaya turistik yolculuk için yüz milyonlarca dolar harcanırken, Afrika’dan Asya’ya milyonlarca insan bir lokma yiyecek ekmek dahi bulamıyorsa, hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz.”

“KÜRESEL SIFIR ATIK İYİ NİYET BEYANINI İMZALADIK”

Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hayata geçirilmesi için tüm ülkeleri güçlü irade sergilemeye davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Kalkınma yardımları konusunda dünyanın en cömert ülkeleri arasında yer alan Türkiye’nin bu çağrıyı yapma hakkı olduğuna inanıyoruz. İklim değişikliğine bağlı küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat dereceyle sınırlı tutulabilmesi giderek zorlaşıyor. Bunun şartlarından biri, kalkınmakta olan ülkelerin çabalarının finansal ve teknolojik olarak desteklenmesidir. ‘Gıda güvenliği’ iklim değişikliğinden etkilenen alanların başında geliyor. Su ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik doğru politikalar ve yatırımlar geliştirip uygulamalıyız. Çocuklarımıza, bilinçsiz tüketimden doğan kirliliğe boğulmuş ve doğal kaynakları tüketilmiş bir dünyayı miras bırakamayız. Bu anlayışla, daha yaşanabilir ve adil bir dünya vizyonuyla, eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde ülkemizde başlattığımız Sıfır Atık Hareketi’ni, Birleşmiş Milletlerde 105 ülkenin ortak sunuculuğunda kabul edilen kararla küresel boyuta taşıdık. Dün Türkevi’nde Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladık. Sıfır Atık hedeflerimizin, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve sürdürülebilir kalkınma çabalarına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Buradan tüm ülkeleri, uluslararası kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını Sıfır Atık Hareketi’ne destek vermeye davet ediyorum.”

“NEFRET SÖYLEMİ, KUTUPLAŞMA VE AYRIMCILIK SIZLATMADIK VİCDAN BIRAKMIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle gelişmiş ülkelerde bir virüs gibi yayılan ırkçılık, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığının artık tahammül edilemeyecek seviyelere ulaştığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Masum insanların maruz kaldığı nefret söylemi, kutuplaşma ve ayrımcılık, dünyanın dört bir köşesinde sızlatmadık vicdan bırakmıyor. Ne yazık ki pek çok ülkede popülist siyasetçiler, bu tehlikeli akımları teşvik ederek ateşle oynamayı sürdürüyor. Avrupa’da Kur’an-ı Kerim’e karşı düzenlenen menfur saldırılara, ifade özgürlüğü maskesi altında izin vererek eylemleri teşvik eden zihniyet, esasen kendi eliyle kendi geleceğini karartmaktadır. Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler, AGİT ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere tüm platformlarda İslam düşmanlığıyla mücadeleye yönelik girişimleri desteklemeye devam edeceğiz. Hangi inanca mensup olursa olsun, kutsallara saldırıyı kabullenmeyen tüm dostlarımızı da mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.”

“AİLEYE SAHİP ÇIKMAK, İNSANA VE TÜM İNSANLIĞIN İSTİKBALİNE SAHİP ÇIKMAK DEMEK”

Her birine birkaç cümleyle temas etmeye çalıştığı tüm bu meydan okumalarla mücadelenin herkesin ortak sorumluluğu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu sorumluluğu ancak etkin iş birliği, dayanışma ve insani değerlere sıkı sıkıya sahip çıkarak yerine getirebiliriz. Maalesef son dönemde insanı insan yapan kadim değerler, çok ağır saldırı altındadır. Doğrudan insanı, insanın fıtratını, geleceğini ve sosyal bünyeyi tehdit eden bu saldırıların hedefinde öncelikle aile vardır. Bu bakımdan aileye ve aile müessesesine sahip çıkmak, insana ve tüm insanlığın istikbaline sahip çıkmak demektir. Giderek artan küresel dayatmalar karşısında tüm dostlarımızı aile müessesesinin korunmasında hassasiyet göstermeye çağırıyorum. Bu sene 100. yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti olarak herkes için barış, refah, güvenlik yönünde, tüm insanlığın yararına adımlar atmayı sürdüreceğiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 78. toplantısında yapılacak çalışmaların, küresel iş birliği ve dayanışma ruhunu güçlendirmesini temenni ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda, altı Azerbaycan vatandaşının şehit edilmesine ilişkin “Ermenistan-Azerbaycan arasındaki son olumsuz gelişmeyi kesinlikle kınıyorum ve bölgedeki gelişmelerin süratle sona ermesini temenni ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na hitap etmek üzere eşi Emine Erdoğan ile Türkevi’nden yürüyerek  görüşmelerinin yapılacağı Genel Kurul Salonu’na geldi. Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını Genel Kurul’da dinledi.

*

*

16. EIF ENERJİ KONGRESİ VE FUARI, 20 EYLÜL’DEBUGÜN KAPILARINI AÇIYOR

Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ve Global Enerji Derneği iş birliğinde düzenlenecek, EIF Güneş Enerji Fuarı’nın açılışı bugün 20 Eylül 2023 Çarşamba günü saat 10.30’da Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan ve protokolün katılımıyla açılışı yapılacak fuarda, güneş enerjisi teknolojilerindeki son gelişmeler ve yenilikler yer alacak.

Fuarla, enerji alanında yürütülen çalışmalara katkıda bulunmak, artan enerji ihtiyaçlarına cevap verebilmek, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmek, güneş enerjisinin güçlü ve temiz potansiyelini yakından tanıtmak ve kullanımını yaygınlaştırmak amaçlanıyor. 

Güneşten üretilecek elektrikte ışınım avantajı ile yüksek verim potansiyeli ile Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesi başta olmak üzere tüm Türkiye’de faaliyet gösteren fabrika sahipleri, üreticiler enerji maliyetlerini yenilenebilir enerji ile kontrol alma amaçlı olarak fuarda her açıdan donanımlı bilgiye ve teknolojinin son noktasına ulaşma fırsatı sunulacak.

Fuarda, güneş enerjisi teknolojilerindeki son gelişmeler ve yenilikler yer alırken uzman isimlerin katılımıyla panel ve seminerler gerçekleştirilecek. Önde gelen güneş enerjisi şirketleri ile iş birliği yapma imkanının bulunacağı fuarda ayrıca yenilenebilir enerji ile enerji verimliliği konusunda pratik bilgiler anlatılacak.*

*

FESTİVALİN GÖZDESİ GİBTÜ OLDU

Lezzet şehri adıyla anılan Gaziantep’teki GİBTÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Gaziantep Festival Park Lezzet Sokağı’nda açılışı gerçekleşen “GastroAntep Kültür Yolu Festivali”ne damgasını vurdu. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü hocaları ile öğrencilerinin hazırlamış olduğu birbirinden lezzetli yiyecekler festival alanındaki misafirlere ikram edildi.

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ),  16-24 Eylül tarihleri arasında Gaziantep Festival Park Lezzet Sokağı’nda açılışı gerçekleşen “GastroAntep Kültür Yolu Festivali”nde standı festivali görmeye gelenlerin yoğun ilgisi ile karşılaştı. Gaziantep yöresine ait yemeklerin ve damak tadından örneklerin sergilendiği stantta ikramı yapılan firik pilavı  ve peynirli helvaya vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Stantta üniversiteye yönelik bilgi içeren materyaller de vatandaşlara dağıtıldı.

STANT FESTİVAL BOYUNCA YOĞUN İLGİ GÖRDÜ

GİBTÜ ‘GastroAntep Kültür Yolu Festivali’nde hazırladığı konseptiyle göz doldurdu. “GastroAntep Kültür Yolu Festivali”ne Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi damgasını vurdu. GİBTÜ’nün açmış olduğu stant festival boyunca yoğun ilgi gördü. Festivalde firik pilavı ve peynirli helva ikramı misafirlerin ilgi odağı oldu.

GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir, “GastroANTEP Kültür Yolu Festivali’nde biz de yerimizi aldık. Tarihin ve kültürün lezzetle sanata dönüştüğü GastroANTEP Kültür Yolu Festivali’nde Üniversitemizin Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü hocaları ile öğrencilerinin hazırlamış olduğu birbirinden lezzetli yiyecekleri festival alanındaki misafirlere ikram ettik. Standımıza halkımızın göstermiş olduğu ilgiden çok memnun kaldık. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.

EĞİTİM DÜNYASI İLE GASTRONOMİ DÜNYASI ARASINDA KÖPRÜ VAZİFESİ

Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü hakkında bilgi de veren Rektör Prof. Dr. Şehmus Demir,  “2022 yılında kurulan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü, eğitim dünyasıyla gastronomi dünyası arasında köprü olma hedefiyle çalışmalarına devam ediyor. Çağımızın gereksinimlerine uygun bir şekilde ve modern mutfak altyapımızla öğrencilerimize en kaliteli eğitimi vermeyi ilke edindik. Gastronomi ve Mutfak Sanatları eğitiminin yalnızca mutfak ve uygulama eğitiminden oluşmadığının bilincindeyiz. Uygulama eğitimlerinizin temel prensibi öğrencilerimizi sektöre ve hayata hazırlamak… Önemle üzerinde durduğumuz nokta eğitim dünyası ile gastronomi dünyası arasında köprü vazifesi görmektir. Bu noktada öğrencilerimizi yalnızca sınıflarda ve mutfağımızda eğitmek ile yetinmeyip gastronomi ile ilintili tüm işletmelerle ve tüm paydaşlarla buluşturuyoruz.” ifadelerini kullandı.

*

*

E TİCARET DEVLERİ ERDOĞAN İLE GÖRÜŞTÜ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alibaba Grup Başkanı Evans ile Trendyol Grup Başkanı Çetin’i kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alibaba Grup Başkanı Michael Evans ve Trendyol Grup Başkanı Çağlayan Çetin’i kabul etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın önde gelen şirketlerinden Alibaba Grup’un Türkiye’ye yönelik kapsamlı yatırım planlarını öğrenmekten mutluluk duyduğunu söyledi.

Alibaba Grup Başkanı Michael Evans Türkiye’de yapmayı planladıkları yatırımlara ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi vererek, bu kapsamda, Ankara’daki veri merkezi ile lojistik merkezi ve İstanbul Havalimanı’nda hayata geçirdikleri ihracat operasyon merkezi gibi yeni yatırımlara ilişkin detayları paylaştı.

Türkiye’ye duydukları güven neticesinde bugüne kadar Trendyol aracılığı ile Türkiye’ye 1,4 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını anlatan Alibaba Grup Başkanı Michael Evans, Trendyol’un uluslararası büyüme stratejisini desteklediklerini aktardı. Evans Türkiye’nin, dünyanın lider e-ihracat ülkesi olma potansiyeline sahip olduğunu ifade etti. Evans, Türkiye’ye gelecek dönemde 2 milyar dolarlık yatırım planlarını olduğunu kaydetti.

Evans’tan TEKNOFEST ve Filenin Sultanları’na övgü

Trendyol’un da sponsorları arasında yer alması dolayısıyla Türkiye’nin ilk ve tek havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’i de yakından takip ettiğini dile getiren Evans, bu organizasyonu Türkiye’nin dünya arenasında söz sahibi bir teknoloji oyuncusu olduğunun ispatı olarak gördüğünü belirtti.

Aynı zamanda altın madalya sahibi bir olimpiyat sporcusu olan Evans, Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın dünya çapındaki başarılarını da yakından takip ettiğini belirterek Trendyol’un spora ve sporculara verdiği destekten de son derece memnun olduklarını dile getirdi.

Kabul sonrasında Alibaba Grup Başkanı Michael Evans ve Trendyol Grup Başkanı Çağlayan Çetin çağdaş Türk resim sanatçısı İsmail Acar’ın Trendyol Sanat’a özel olarak ürettiği “Kaftan” adlı eserini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a takdim etti.

0

0

Hedef Türk Bulgurunu Dünya Mutfaklarıyla Buluşturmak

1.2 MİLYON TON TÜRK BULGURUNUN 250 BİN TONU İHRAÇ EDİLİYOR

Türkiye’nin yıllık bulgur üretiminin bir milyon ton olduğunu ifade eden Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu Ortadoğu başta olmak üzere birçok ülkeye yıllık ortalama 250 bin ton bulgur ihracatı gerçekleştirildiğini  ifade ederek bulgurun dünya genelinde tanıtımı için önemli projeler hazırladıklarını ifade etti.

Bulgur Sanayicileri Derneği Başkanı Bekir Sıtkı Dayıoğlu ve beraberindeki heyet GAİB hizmet binasında Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle  bir araya gelerek Türk bulgurunu masaya yatırdılar. Bulgur üretimi ve ihracatı hakkında ihracatçılara bilgiler veren Başkan Dayıoğlu Türk bulgurunun sağlıklı besinler arasında yer aldığının da altını çizdi. Bulgur üreticilerinin sorunlarının masaya yatırıldığı toplantı sonrası bir değerlendirme yapan Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı C elal Kadooğlu, bulgurun dünya pazarlarında Türk bulguru olarak bilindiğini ve bütün dillerde isminin bulgur olduğunu ifade ederek bu ürünün tanıtımı için büyük projeler hazırladıklarını ve 2024 yılı boyunca TİM Hububat Bakliyat  Sektörüne bağlı bütün birliklerle ortak hareket ederek bulgurun tanıtımına öncelik vereceklerini sözlerine ekledi.

Sekiz ayda Türkiye’den 85 milyon 386 bin dolarlık  bulgur ihracatı

GAİB hizmet binasında gerçekleştirilen alt sektör toplantıları kapsamında bulgur üreticilerini ağırlayan Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu üyeleri bir yandan sorunları masaya yatırırken diğer yandan da üretimin arttırılması ve ihracatın sürdürülebilir hale getirilmesi yönündeki projeleri görüştü. Toplantı sonrası bir değerlendirme yapan Başkan Celal Kadooğlu “Anadolu’nun bereketli topraklarında yetişen buğdaydan büyük emekler sonucu elde edilen bulgurun elbette tanıtımı için üzerimize düşenleri yapacağız. Bulgur Sanayicileri Derneği Başkanı Bekir Sıtkı Dayıoğlu ve beraberindeki heyetle birlikte gerçekleştirdiğimiz toplantıda sektörün sorunlarını masaya yatırarak neler yapabileceğimizi görüştük. Sektördeki yüz civarında firma tarafından yıllık bir milyon iki yüz bin tonun üzerinde bulgur üretilmekte bu üretimin yaklaşık 250 bin tonluk bölümü ihraç edilmektedir. Ocak Ağustos 2023 döneminde ülke genelinden toplam 85 milyon 386 bin dolar değerinde  bulgur ihracatı gerçekleştirilirken bu ihracatın 39 milyon 939 bin  dolarlık kısmı birliğimiz üyesi firmalar tarafından yapılmıştır. Bulgur en fazla Ortadoğu, Afrika AB ülkeleri ve ABD ülkelerine ihraç edilmekte olup sağlık açısından önemli bir değere sahip olan Türk bulgurunun dünya pazarlarındaki payını arttırmak ve 7 kıtada bulgurun tanıtımını yapmak üzere sektörümüzdeki 6 birliğimizin iş birliği ile tanıtım çalışmaları yülüteceğiz” dedi.

Türk bulgurunu en fazla Ortadoğu ve AB tüketiyor

Türkiye’nin en önemli ihraç ürünleri arasında yer alan Türk bulgurunu en fazla tercih eden ülke grupları arasında Ortadoğu, AB ve Afrika ülkeleri geliyor. Ülke bazlı ihracatta ise Irak birinci sırada yer alırken Rusya ikinci Suriye ise üçüncü sırada yer alıyor . Başkan Celal Kadooğlu önümüzdeki süreçte Ticaret Bakanlığı destekli bir proje ile Türk bulgurunun dünya genelinde tanıtımının yapılmasının planlandığını; bulgurun insan sağlığı açısından öneminin yoğun bir şekilde anlatılacağını ifade ederek Türkiye için en önemli stratejik ürünler arasında yer alan bulgurun dünya pazarlarındaki pazar payını arttırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.   GAİB hizmet binasında gerçekleştirilen toplantının ardından Bulgur Sanayicileri Derneği Başkanı Bekir Sıtkı Dayıoğlu Başkan Celal Kadooğlu’na teşekkür ederek her türlü projeyi destekleyeceklerini ifade etti.*

*

*

DOÇ. DR. MURAT ULUTAŞ, SANKO ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ’NDE

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Murat Ulutaş, SANKO Üniversitesi Hastanesi kadrosuna katıldı.

Doç. Dr. Murat Ulutaş, 1971 yılında Şanlıurfa Siverek’te doğdu. Siverek Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1988-1994 yılları arasında Uludağ Üniversitesi’nde eğitim gördü. 1994-2001 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Nöroşirurji (Beyin ve Sinir Cerrahisi) İhtisasını tamamladı.

Doç. Dr. Ulutaş, 2001-2002 yıllarında Gaziantep SSK Hastanesi’nde, 2002-2009 ve 2012-2019 yılları arasında SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde çalıştı. 2018 yılında “Doçent” unvanı aldı.  2020-2021 yıllarında Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde akademik çalışmalarına devam etti.

Eylül 2023 itibarıyla yeniden SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde hastalarını kabul etmeye başlayan Doç. Dr. Ulutaş, beyin tümörleri, beyin damar hastalıkları (Anevrizma: Baloncuk ve AVM: Arteriovenöz Malformasyon), trigeminal nevralji ve omurga hastalıklarının (bel, boyun fıtığı ve omurilik kanal daralmaları) mikrocerrahi ile tedavilerine özel ilgisi vardır. Bu konular ile ilgili yurt içi ve yurtdışı saygın dergilerde yayınlanmış çok sayıda klinik ve anatomik çalışmaları mevcuttur.

Özellikle anevrizmaların cerrahi tedavisinde kafatasını açmadan geliştirdiği ameliyat tekniği, ulusal kongrede ödüllendirildi ve uluslararası en prestijli dergide yayınlanarak kapak konusu oldu. Bu girişimle artan tecrübe sayesinde hastalar daha konforlu ameliyat olabilmektedir. Aynı teknik, uygun tümörlerin cerrahi tedavisinde de uygulanabilmektedir. Bu cerrahi tekniğe uygun olmayan beyin tümörleri mikrocerrahi tekniklerle, hipofiz tümörleri ise yine kafatası açılmadan burun içinden kapalı yöntemle yapılabilmektedir.

Doç. Dr. Ulutaş, bel ve boyun fıtıkları ile omurilik kanal daralmalarının cerrahi tedavisinde implant (vida, platin gibi) kullanmadan, baskı altındaki sinir dokuların mikrocerrahi ile rahatlatılması ile de yoğun bir şekilde ilgilenmektedir.

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı