Hoşgeldiniz  

15 TEMMUZ GAZİANTEP ANMA PROGRAMI PAKİSTAN MEDYASINDA (Video haber- Halil Eyyupoğlu)

admin | 18 Temmuz 2022 | Genel, Gündem, Tüm Manşetler, Video Galeri A- A+

15 TEMMUZ GAZİANTEP ANMA PROGRAMI PAKİSTAN MEDYASINDA (Video haber- Halil Eyyupoğlu)

15 TEMMUZ GAZİANTEP ANMA PROGRAMI PAKİSTAN MEDYASINDA

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla Gaziantep’te yapılan programlar Pakistan medyasında geniş yer buldu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Amiri ve Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Şahin’in konuşmalarına yer verilen TV programlarında 15 temmuz darbe girişimine karşı Türkiye’nin tek vücut olduğu vurgulandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Amiri ve Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Şahin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü yaptığı konuşmada;geçen 6 yıla rağmen 15 Temmuz gecesi aradan 100 geçse de 1000 yıl geçse de asla unutmayacağımız unutturmayacağımız bir gece olduğunu vurguladı.

Bu milletin, bu milletin geleceğine, bekasına, bu milletin varlığına kastedilmiş bir gece olduğunu ifade eden Şahin konuşmasında şu cümlelere yer verdi;

Ali Şahin kardeşiniz olarak o geceyi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde eşim ve oğlumla geçirdim. Allahutaala’nın insanlara bahşedeceği önemli anlar, fırsatlar, zamanlar vardır.

Onlar öyle zamanlardır ki, öyle fırsatlardır ki, nerede nasıl durduğunuz çok önemlidir. Rabb’imin bana bahşettiği iki büyük şereften birisidir.

O gece Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde eşim ve oğlumla bu ülkenin bekasına kasteden hainlere direnmek. Birinci şeref buydu. İkinci şeref ise Çanakkale’de askerliğimi yapmış olmak.

Bu şerefleri, bu iki şerefi bana bahşeden Rabb’ime milyonlarca kez hamdediyor, milyonlarca kez şükrediyorum. Değerli kardeşlerim, o dönemde Avrupa Birliği Bakan Yardımcısıydım.

O geceyi sabaha kadar mecliste başımıza bombalar yağarak geçirdik. Üzüntü veren şuydu. O gün o gece Türkiye Büyük Millet Meclisi sizin iradenizin tecelligahını bombalayan

yine sizin uçaklarınızı ele geçirmiş bir avuç hain kendi uçaklarımızla kendi meclisimizi bombalıyordu. Ben tarih okudum. Ben uluslararası ilişkiler okudum.

Tarihin hiçbir evresinde dünya tarihinin hiçbir evresinde böyle bir ihanet yaşanmamış. Böyle Türk milletinin o aziz o mübarek üniformasının içerisine sinmiş

bir güruh kendi meclisini tarihin hiçbir evresinde bombalamamış. Bununla yüzleştik. Darbeden bir ay sonra Avrupa Parlamentosu’nun daveti üzerine Avrupa Birliği Bakan Yardımcısı olarak

Avrupa Parlamentosunda düzenlenen Türkiye’yi hukukun üstünlüğü Türkiye’yi dinliyoruz konulu bir toplantıya davet edildik.

Bakanımız beni gönderdi. Orada beklediğim şuydu. Türk halkının aziz milletimin 15 Temmuz’da demokrasiye sahip çıkmasından dolayı hukukun üstünlüğüne sahip çıkmasından dolayı orada takdir göreceğimizi düşündüm.

Ama durum farklıydı. Avrupa Parlamentosu’nda ne kadar Türkiye karşıtı parlamenter varsa ne kadar Türkiye düşmanı FETÖ’cü varsa ne kadar

PKK’lı varsa, Avrupa Parlamentosu’nun o salonlarını doldurmuşlardı. Ben o akşam ve ben o gün Avrupalı dostlarımızdan, demokrasi havarisi kesilmiş, Avrupalı dostlarımızdan Türk demokrasisi için destek beklerken kendimi bir sorgu sandalyesinde gördüm. Çok enteresandı. Afganistan’a, Irak’a, dünyaya demokrasi savaşı açanlar  o gece bütün bir Türkiye’de demokrasiyi kurtarmış hukukun üstünlüğünü kurtarmış Türk milletini takdir etmek yerine bir sorgu sandalyesine oturtmuşlardı adeta.

Kendilerine şunu söyledim. Dedim ki o geceye dair iki tane utancım vardı. iki utancımdan birisi

Türkiye hukukun üstünlüğünde demokraside, insan haklarında son on beş yılda çok önemli mesafeler katetmişti. Son yirmi yılda aldığımız bu mesafelerden sonra bu darbe beni utandırmıştı. Utançlarımdan birisi buydu dedim kendilerine.

Ikinci utancım ise çok daha büyük bir utançtı. Siz demokrasi havarilerinden, Afganistan’a, Irak’a, dünyanın her yerine demokrasi savaşı açan siz demokrasi havarilerinden O gece tek bir ses çıkmadı dedim demokrasimiz adına. Sustunuz. Türkiye’de yaşananları sanki Hollywood’un aksiyon ve gerilim içerikli bir filmi gibi sabaha kadar izlediniz.

Birinci gün sesiniz çıkmadı. Ikinci gün sesiniz çıkmadı. Üçüncü gün sesiniz çıkmadı. Demokrasiye sizin ihanet gecenizdir 15 Temmuz gecesi dedim.

Kardeşlerim demokrasi demokrasi Batı’nın acıktığında yediği helvadan yapılmış put. Kendileri için söz konusu olunca dünyanın her yerine savaş açabiliyorlar. Ama Mısır söz konusu olunca Suriye söz konusu olunca Halep’in çocukları söz konusu olunca Gazi Şehrin çocukları söz konusu olunca

Türkiye’nin çocukları söz konusu olunca helvadan yenilecek put. Batı için demokrasi. Onun için onların demokrasi inançlı inançlarına inanmıyoruz. Gerçek demokrasiyi 15 Temmuz gecesi aziz Türk milleti inşa etti.

Kardeşlerim sıradan bir coğrafyanın sıradan bir evlatları değiliz. Bu coğrafyada, bu coğrafyadaki varlığımız bir tesadüfün eseri değil.

Dünyanın en önemli üç çatışma coğrafyasının tam merkezinde hayat sürüyoruz. Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar. Ve bu coğrafyada nasıl

Hüküm sürüyoruz. Nasıl bir millet olarak hüküm sürüyoruz? Müslüman bir Türk olarak bu coğrafyada hüküm sürüyoruz. Onun için bu coğrafyada var olmanın bu coğrafyada Müslüman bir Türk olarak var olmanın bedeli çok ağır.

Onun için bizim ruhumuz şehadet ruhu. Onun için sizin dedelerinizin tam dünyanın otuz dört ülkesinde yetmiş sekiz noktasında şehitliği var.

Yeryüzünün en büyük şehit devletisiniz. Yeryüzünün en büyük şehit milletisiniz. Bu coğrafyada var oluşumuz bundan önce kolay olmadığı gibi şimdi de kolay olmadığı gibi gelecekte de kolay olmayacak.

Ama şundan emin olun. Bu coğrafyayı ve aziz milletini Rabb’im seviyor. Allah’ın izniyle yeryüzünün cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde

yeryüzünün çürümüş tüm sistemlerini yeryüzünün çürümüş tüm zulüm ve kaba kuvvet medeniyetlerini bir bir yürürlükten kaldırıp yeryüzünde merhamet merkezli yeryüzünde paylaşım merkezli bir merhamet medeniyetini Allah’a ant olsun ki kuracağız, kuracağız, kuracağız.

Kardeşlerim sanmayın ki Ebu Lehebler, Ebu Cehiller öldüler. Ebu Cehiller, Ebu Lehebler kıtalar geziyorlar.

Firavunlar, Nemrutlar, yeryüzünde hüküm sürüyorlar. Onun için mücadelemiz yeryüzünün ve çağın bugünkü nemrutlarıyla, bugünkü firavunlarıyla, bugünkü Ebu Cehilleriyle

Bugünkü Ebu Lehebleriyle mücadelemiz devam edecek. Birlik, dirlik ve beraberlik içerisinde. Benim milletim çok aziz bir millet. Sizi bakın şair nasıl tanımlıyor.

Der ki şair,

 Müslüman yürekler bilirim daha.

Kızdı mı cehennem kesilir,

sevdi mi cennet?

Eller bilirim haşin, hoyrat, mert.

Nice alınlar görmüşüm ki

 vatanımın coğrafyasıdır.

Her çizgisi tarihten bir sayfayı

her kırışığı sorulacak bir hesaba anlatır.

 Bu milletin yeryüzünün zalimlerinden soracak daha çok hesabı var

Bu hesapları tek tek soracağız. Kim ve ne olduğumuzu söyleyerek konuşmamı daha fazla uzatmadan mikrofonu teslim edeceğim. Doksanlı yıllarda Pakistan’da bir öğrenciyken Karaç Üniversitesi’nde

Bütün bir Ortadoğu’nun çok kıymetli merhum bir alimi vardı. Abdülfettah Ebu Gudde  Hazretleri. Çeşitli ülkelerde çeşitli üniversitelerde eğitim vermiş.

O dönemlerin çok büyük bir alimiydi. Pakistan’da karaciğer olduğunu öğrenince bir randevu alarak üç arkadaşımla yanına gittik. Yüzleri kırış kırıştı, yaşlanmış pirifani, saç sakal bembeyaz.

Küçük bir caminin hücresinde kabul etti bizi. Türkiye’den geldiğimizi söyleyince yüzlerindeki o yaşlılık çizgileri bir anda tebessüm çizgilerine döndü.

Ve hayatımda kulağıma söylenmiş en güzel sözleri söyledi. Siz ve bu aziz milleti tarif eden sözler. Ne dedi Abdülfettah Ebu Gudde Hazretleri? Dedi ki iki ülke var ki

Her ne zaman bu iki ülkeye gitsem kendimi kafesinden özgürlüğe, kana çırpan bir kuş gibi özgür hissediyorum. Ve siz Türkler dedi unutmayın. Bu gavurlar dedi Müslüman’dan bir kez korkar.

Ama Müslüman Türk’ten iki kez korkarlar. Onun için yeryüzünde ne anlama geldiğinizi, ne arz ettiğini asla unutmayın dedi. Ve bana Hint Okyanusu kıyılarında ve bu aziz millete kim ve ne olduğumuzu

Yeryüzü için ne ifade ettiğimizi öğretti. Ezcümle, son cümle Muhammet İkbal Pakistan’ın milli şairi Muhammet İkbal.

Pakistan’ın Mehmet Akif Ersoy’u. Bakın sizi nasıl tanımlıyor. Bin dokuz yüz otuzlu yıllarda Avrupa’ya bir uçak yolculuğu yaparken Uçak Türk Hava Sahası’na girince

pilot anons ediyor. An itibariyle Türk hava sahasına girdik diyor. Bunu duyan Muhammed İkbal hemen ayağa kalkıyor, önünü düğmeliyor ve kısa bir süre ayakta öylece bekliyor. Arkadaşları şaşkın.

Muhammet İkbal yerine oturunca soruyorlar. Ey İkbal niçin Türkiye’ye anons edilince ayağa kalktın diyorlar? Bakın nasıl cevap veriyor. Bakın  bizi nasıl tanımlıyor? Bakın sizi nasıl tanımlıyor Muhammet İkbal?

Diyor ki arkadaşlar, biz öyle bir milletin topraklarına girdik ki, bu millet tam beş yüz yıl İslam’a muhafızlık, mazluma hamilik yaptı. Bu topraklar aynı zamanda Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri’nin yattığı topraklardır. Bu millete duyduğum saygıdan dolayı diyor ayağa kalktım. Ve öylece bir dakika ayakta bekledim diyor. Şimdi anlıyor musunuz 15 Temmuz’da niçin canımıza kastedildi?

Şimdi anlıyor musunuz? Nasıl bir mücadele içerisindeyiz? Nasıl bir coğrafyada yaşıyoruz? Nasıl bir misyonumuz var? Yeryüzünde kimiz ve ne yiz?

Bunları bilerek yeryüzündeki misyonlarımızı bir zırh gibi yeniden kuşanarak geleceğe hep birlikte biiznillah yürüyeceğiz. Rabb’im milletimizi payidar eylesin. Bu gecenizi mübarek eylesin. Sağ olun, var olun. Rabb’ime emanet olun.

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı