Türkiye-Suriye Yuvarlak Masa Toplantısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İkiz Kuleler’de gerçekleştirildi.
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Suriye Ekonomi ve Sanayi Bakanı Dr. Muhammed Nidal El Şaar ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımlarıyla TOBB İkiz Kuleler’de gerçekleştirilen “Türkiye-Suriye Yuvarlak Masa Toplantısı” kapsamında önemli bir iş birliği adımı atıldı.
Toplantı çerçevesinde, Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ile Halep Sanayi Odası arasında ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesi, karşılıklı yatırım olanaklarının artırılması ve ortak girişimlerle sürdürülebilir iş birliklerinin sağlanması amacıyla iş birliği protokolü imzalandı.
GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi protokolün imza töreninde yaptığı değerlendirmede, Gaziantep’in bölgenin üretim ve ihracat üssü konumunda olduğunu belirterek, “Gaziantep ile Halep tarihsel ve kültürel bağlara sahip iki kadim şehir. Bu iş birliği ile birlikte hem sanayi hem de ticaret alanlarında somut adımlar atmayı, karşılıklı kazanımlar yaratmayı hedefliyoruz. Ortak projelerle bölgede ekonomik istikrarın ve refahın artmasına katkı sağlayacağımıza inanıyoruz” dedi.
*
*
TERÖRSÜZ TÜRKİYE BİR MİLLET PROJESİDİR
AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, Terörsüz Türkiye Hedefi İçin TBMM’de Kurulan Komisyonun İlk Toplantısında Konuştu
AK Parti Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında toplanan Komisyonu”nun ilk toplantısında AK Parti Grubu adına önemli değerlendirmelerde bulundu. Abdulhamit Gül’ün konuşmasında öne çıkan başlıklar ve mesajlar şöyle:
TERÖRSÜZ TÜRKİYE BİR MİLLET PROJESİDİR
Bu Meclis’in çatısı altında yürütülen her sağduyulu çaba, milletimizin huzurunu, kardeşliğini ve birlik umudunu büyütecektir.
Zira bugün üzerinde çalıştığımız mesele, yalnızca bir güvenlik meselesi değil aynı zamanda bu milletin kader ortaklığına dayanan bir gelecek inşasıdır.
Ele aldığımız meselenin, konuşmamın devamında detaylarını izah edeceğim önemli sacayakları vardır.
Birincisi, Terörsüz Türkiye bir millet projesidir. Milletimizin bekleyip büyüttüğü bir özlemdir, bu topraklarda yaşayan her bir ferdin talep ve beklentisidir.
İkincisi, bu proje emperyalizmin oyunlarını boşa çıkaran bir adımdır. Emperyal güçlerin bölgedeki çıkar hesaplarına karşı Türkiye’nin dik duruşunun bir tezahürüdür.
Üçüncüsü, bu hedefin gerçekleşmesinde devletin kararlılığı ve siyasetin sahiplenmesi belirleyicidir. Siyaset kurumumuzun bu konudaki pozitif tutumu ve sahiplenmesi sonuca ulaşmamızda en önemli kaldıraçtır.
Dördüncüsü, bu sürecin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yürütülmesiyle girişimimiz demokratik bir zemine kavuşmuştur. Temsilin ve vekâletin olduğu yerde meşruiyet vardır. Seçmenlerin kahir ekseriyetinin temsil edildiği, demokratik temsil kabiliyeti yüksek bir Meclis’te böyle bir heyetin süreci sahiplenmesi Türk siyasi tarihimiz ve devlet pratiğimizde önemli bir örneklik teşkil etmektedir.
Beşincisi, bu süreç yarım asırlık bir acıyı sona erdirmeyi hedefleyen bir kardeşlik projesidir. Terörün aramıza koyduğu duvarları yıkmak, aynı bayrak altında yeniden kenetlenmek için tarihi bir fırsattır.
Terörsüz Türkiye, Toplumsal Mühendislik Değil, Kardeşlik Ahdimizi Tazeleme Girişimidir.
Terörsüz Türkiye hedefi, dün Milli Mücadeleye güç veren ideallerdir; milli birlik ve beraberlik seferberliğidir.
Bu hedef, ülkemizin tamamını, 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını yakından ve doğrudan ilgilendiren toplumsal barış ve bütünleşme perspektifidir.
Bu hedef, herhangi bir partinin, kişinin ya da kurumun projesi değil bizatihi milletin projesidir.
Bu hedef, çocuklarımızın yarınlarını, gençlerimizin umutlarını tüm prangalardan kurtarma gayesidir.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, Türkiye yüzyılı kapılarını -inşallah- sonuna kadar açacağız.
Ve bu yüzyılı kardeşliğin yüzyılı yapacağız.
Bu yönüyle Terörsüz Türkiye, toplumsal mühendislik değil, kardeşlik ahdimizi tazeleme girişimidir.
Bu komisyon, bin yıldır, et ve tırnak misali birbirinden kopmamış Anadolu’nun kadim birlikteliğini perçinlemenin merhalesidir.
Bu komisyon, Türkiye Yüzyılı’na damga vuracak bir iradenin de tezahürüdür.
Bu masaya oturmak, konuşabilmek, ortak akılda buluşabilmek inanıyorum ki siyasetin de ötesinde bir gerçeklik arz etmektedir.
O gerçeklik de müzakereci demokrasi anlayışı içerisinde konuşarak her sorunumuzu aşabileceğimizdir.
Gerekirse Hepimiz Baldıran Zehrini İçeceğiz
Bu ülkede geçmişte kimi zaman dindarlar, kimi zaman Kürtler, kimi zaman Aleviler ötekileştirildi, makbul vatandaş tanımı sürekli olarak dar bir kalıba sıkıştırıldı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda “Baldıran zehri içmekse, biz o baldıran zehrini de içeriz yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin” şeklinde ifade ederek ortaya koyduğu gibi bu konuda atılması gereken her adımı atmaya, kararlılıkla devam edeceğiz.
Gerekirse hepimiz baldıran zehrini içeceğiz ama bu milletin, bu memleketin huzurunu devamlı kılacağız.
Bugün, bu adımlara tarihi bir adımı daha ekleme günüdür.
Bugün büyük ve güçlü Türkiye için, 86 milyonun kardeşliği adına, yeni bir sayfa açacağız. Terörsüz bir Türkiye ancak cesaretle, kararlılıkla inşa edilebilir.
Meseleyi Bir Kimlik Meselesi Değil Demokratikleşme Meselesi Olarak Görüyoruz.
Biz, bu ülkede var olan her sorunu milletimizin ortak meselesi olarak görüyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da vurguladığı gibi; Türk’ün Kürd’ün, Alevi’nin Sünni’nin sorunu kendi sorunu, şahsi meselesi değil hepimizin, yani Türkiye’nin meselesidir. 86 Milyon vatandaşımızın hangisinin bir sorunu varsa onu kendi sorunumuz gören bir anlayışa sahibiz.
AK Parti olarak siyasetimizin yörüngesi bu zemin üzerine oturmuştur.
Bu sebeple meseleyi bir kimlik meselesi değil demokratikleşme meselesi olarak görüyoruz.
Bu topraklarda yaşayan her bir vatandaşımızın huzuru, refahı ve onurlu bir şekilde hayatını idame ettirmesi hepimizin sorumluluğudur.
Bu konuda çözümün adresi yine biziz, bu yüce ve Gazi Meclis’tir.
Her büyük devlet gibi Türkiye de tarihinin çeşitli dönemlerinde zorluklar yaşamış, kimi zaman da acı tecrübelerle yüzleşmek zorunda kalmıştır.
Ancak güçlü milletler, geçmişi inkâr etmek yerine ondan ders çıkararak ilerler. Aynı zamanda da geçmişin zindanına hapsolmadan geleceğe yürümeyi bilirler.
Adalet mülkün temelidir. Devlet ve toplum hayatının ana mihveridir. İşte bu kadim bilgelikle,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, 23 yıldır AK Parti kadroları olarak bu anlayışla hareket ettik.
Aslında olan bir zihniyet devrimiydi, biz bunu yaptık yani engellerin en büyüğünü aştık.
Biz, ezberleri bozarak prangaları kırarak, kronik sorunların üzerine giderek yola koyulduk; demokratik değişime direnen vesayetçi, statükocu anlayışları elimizin tersiyle iterek daima milletimize müracaat ettik.
Dışlamaya, yok saymaya, ayrımcılığa asla tahammül göstermeyeceğimizi ilk günden ilan ettik. Vatandaşlarımızın, makbul vatandaş makbul olmayan vatandaş, birinci sınıf vatandaş ikinci sınıf vatandaş olarak gören anlayışı AK Parti hükümeti olarak sona erdirdik.
Diyarbakır Cezaevi’nden köy baskınlarına, ret,inkâr ve asimilasyon politikalarından zorla yerinden edilmelere kadar geçmişin ağır mirasıyla yüzleşmekten kaçınmadık.
Vesayetçi ve statükocu anlayışla ve uygulamalarla mücadele ettik. Demokrasinin, özgürlüklerin, millet iradesinin güçlenmesi için gayret gösterdik.
Bundan dolayı AK Parti döneminde bu sorunun demokrasi, özgürlük, hak ve hukuk temelinde çözümü için adeta sessiz devrimler gerçekleştirdik.
Kürt vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlükleri alanında, demokratik hukuk devleti sınırları içerisinde çözüm bulmayı hedefleyen önemli reformlar hayata geçirdik.
OHAL uygulamalarını sonlandırdık. Kürtçeye yönelik yasal engelleri kaldırdık, TRT Kürdi bu dönemde yayın hayatına başladı.
Kürtçe isimler üzerindeki yasakları kaldırdık, yerleşim birimlerinin isimlerinin iade edilmesini sağladık. Bu coğrafyada hep var olan bir dili bilinmeyen dil diye tanımlayan anlayışı reddettik, bu politikayı sona erdirdik.
Kürtçe dil ve kültür merkezleri açılarak üniversitelerimizin bünyesinde Kütçe’nin, Zazaca’nın daha güçlü bir şekilde öğrenilmesinin imkânları temin ettik. Çocuklarımıza isterlerse seçmeli ders olarak Kürtçe, Zaza’ca ve Arapça öğrenebilmelerinin yolu açtık.
25 bini aşkın madde içeren Kürtçe-Türkçe ve Türkçe-Kürtçe iki dilli sözlüğü Türk Dil Kurumu tarafından yayınladık.
Diyarbakır Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun da kapısına kilit vurduk.
Mahkemelerde ana dilde savunma imkânı getirdik.
Mem u Zin’i ve Fakî-yi Teyran / Feqiye Teyran Divanını Kürtçe ve Türkçe olarak yayınladık.
Aziz Şehitlerimizin Uğruna Can Verdikleri Bağımsızlık Ve Birlik İdeali, Bugün “Terörsüz Türkiye” Hedefimizin En Sağlam Dayanağıdır.
Vatan, bayrak ve istiklal uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimizin, gazilerimizin ve onların kıymetli ailelerinin hatırasını aziz bilmek mukaddes bir vecibedir.
Unutulmamalıdır ki; bu topraklar, her bir karışı şehit kanıyla yoğrulmuş mukaddes bir emanettir.
Bugün bu coğrafyada birlik ve beraberlik türküleri söylenecekse, kardeşlik destanı yazılacaksa bilinmelidir ki bu destan, vatan uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimizin mübarek kanlarıyla yazılmıştır.
Aziz şehitlerimizin uğruna can verdikleri bağımsızlık ve birlik ideali, bugün “Terörsüz Türkiye” hedefimizin en sağlam dayanağıdır.
Tarihi Bir İnisiyatif Olan Terörsüz Türkiye, Dar Siyasi Hesaplara, Popülist Söylemlere Kurban Edilmemelidir.
Komisyon, Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partilere açık biçimde yapılandırılmış, böylece terörsüz Türkiye hedefinin meşruiyeti toplumun tamamını kapsayacak bir çerçeveye oturtulmuştur.
Çünkü biz böyle bir sorunu çözerken siyasi ve toplumsal mutabakatın tam manasıyla sağlanmasını istiyoruz.
Böyle bir sorunun çözümünde sadece bir partinin değil, tüm Türkiye’nin ortak başarısını esas alıyoruz.
Ortak akılla ortak geleceğe güçlü bir şekilde yürüyeceğimize hiçbir şüphemiz yoktur.
Şunun altını özellikle çizmek isterim tarih, Terörsüz Türkiye hedefinde doğru tarafta duranları da yanlışta ısrar edenleri de destek olanları da köstek olanları da yazacaktır.
Bu sebeple usulün esastan önce geleceği, üslup ve tavrın da usulü belirleyen kimliğimiz olacağını hatırlatmak isterim.
Tarihi bir inisiyatif olan terörsüz Türkiye, dar siyasi hesaplara, popülist söylemlere kurban edilmemelidir.
Türkiye’nin İç Cephesini Tahkim Etmesi, Toplumsal Dayanışmayı Güçlendirmesi Millî Bir Zorunluluktur.
Küresel düzeydeki çatışmalar, bölgesel savaşlar ve siyasal kırılmaların giderek yaygınlaştığı bir dönemdeyiz.
Gazze’den Ukrayna’ya, Afrika’dan Asya’ya kadar insanlık tarihinin en çetin sınavlarından biri yaşanıyor.
Yine bölgemizin ateş çemberi olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.
Böyle bir atmosferde, Türkiye’nin iç cephesini tahkim etmesi, toplumsal dayanışmayı güçlendirmesi millî bir zorunluluktur.
Bölgedeki istikrarsızlıklar, hepimizi, bütün bir coğrafyayı tehdit etmektedir.
Türkiye, ancak iç cephede güçlü olursa dışarıdaki fırtınalara karşı sağlam bir duruş sergileyebilir.
İşte bu yüzden içeride sarsılmaz bir birliktelik, dışarıda daha adil bir dünyanın içeride de güçlü ve büyük Türkiye’nin teminatı olacaktır.
Türkiye’nin terörsüzleşme adımları, sadece kendi iç huzurunu değil, aynı zamanda bölgedeki istikrarı da belirleyecek bir etkiye sahiptir.
Bu sürecin başarıyla tamamlanması, Türkiye’nin demokrasi tarihinde yeni bir sayfa olacaktır.
Türkiye bu yönüyle dışarıdan dayatılan reçeteleri değil, bu toprakların değerleriyle yoğrulmuş bir yaklaşımı esas almaktadır.
Herhangi bir emperyal planın, etnik mühendisliğin ya da bölge dışı aktörlerin pazarlık masalarının değil millet iradesinin, devlet aklının ve toplumsal barışın öncülüğünü yapmaktadır.
Bu Ülkede Vatan Toprağını, İstiklal Marşımızı, Bayrağımızı Tartışmaya Açtırmadık, Açtırmayız!
Milletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu milletin değerlerine, bayrağına ve istiklaline nasıl sahip çıktığını çok iyi bilmektedir.
Biz bugüne kadar milletimizi hiçbir konuda yanıltmadık. Verdiğimiz her sözü tuttuk, her adımı milletimizin hayrına attık.
Bugün de aynı kararlılıkla ifade ediyoruz: Bu ülkede vatan toprağını, istiklal marşımızı, bayrağımızı tartışmaya açtırmadık, açtırmayız!
Teröre karşı nasıl dimdik durduysak, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü nasıl canımız pahasına koruduysak, bundan sonra da aynı azim ve inançla bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
İnşallah bundan sonra ki süreçte de Gazi Meclisimizde atılması gereken adımları ele alacağımızı ilan ediyoruz.
İstiklal ve İstikbalimizi güçlendirmeye, bekamızı ve kardeşliğimizi pekiştirmeye yönelik önerilerimizi ortaya koyacağız.
Gelecekte hiçbir illegal yapının, hain senaryonun ortak değerlerimizi, bayrağımızı, vatanımızın bütünlüğünü, milletimizin huzurunu hedef almasına da asla ama asla geçit vermeyeceğiz.
*
*
AYINTAB’A DAİR
YEMEN’DE ALİ OĞLU RECEP ASLIKARA
“Tüfekleri çatınca çamaşırlarımızı çıkartır,süngülerin ucuna asardık.Kavurucu çöl güneşinde oturur beklerdik.Beş on dakika sonra sıcaktan,güneşten giyeceklerimizdeki bitler şişer çıtır çıtır telef olmaya başlardı.Aynı şekilde dayanabildiğimiz kadar gövdemizdeki,başımızdakiler de düşerdi.Çamaşırları silkeleyip giyer,temizlenmiş olurduk.”
Üç beş sene,yedi sene kocasının,nişanlısının yolunu gözleyen Anadolu’nun o şeref,haysiyet,namus ve vefa abidesi olan genç kızları…Gidip de gelmeyenlerin ardından dökülen gözyaşları,ağıtlar yakılan türküler.
Hep “Zöhre kalesi”ni,arap bedevilerin zülmünü,acımasız çölü anlatırdı.
Su yok,sakaların ve askerin getirdikleri su ancak içmeye yeter,çamaşır yıkamak,yıkanmak mümkün değil.
“Her sabah su borusu çalar 15 kişilik bir manga kalenin dışındaki dan su getirmeye giderdi.Bir gün manga dönmedi.Ala Şeyh denilen bir bedevi şeyhi kuyu başına pusu kurmuş,bizim askerlerimizin hepsini de şehit etmişlerdi.Müslüman Bedevi Araplar,Müslüman Türk Askerlerini şehit etmiş,kaledekiler susuz kalmışlardı.
Bizim taburdan tamı tamına 80 asker çırpına,çırpına susuzluktan şehit oldular.
Şehitleri kalenin içine gömdük.
Kerbela yeniden yaşanıyordu sanki.
Vurularak ölmekten çok susuzlaktan ölmek ızdıraplıydı.
Bedevi Araplar bir durup,bir saldırıyordu.
Ertesi gün Denizden gelen Zırhlı Osmanlı gemisi hepsini topa tuttu.Sonra da karaya çıkartma yaptı.Birçoğu telef oldu,Ala Şeyh te yaralanmış duyduğumuza göre ama biz sususluktan can veren 80 babayiğidi toprağa verdikten sonra.”
Recep Aslıkara Yemen’den nadiren sağ dönenlerden birisi .
Kışlanın önünde Redif sesi var.
Bakın çantasında acep nesi var.
Bir çift kundurayla bir de fesi var.
(Redif :İhtiyat yani yedekten çağrılmış seferberlik askeri)
Kaynak ve resimler Halil Aslıkara (Recep Aslıkara’nın oğlu)
Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Çerezleri nasıl kullandığımız, sildiğimiz ve engellediğimiz ile ilgili detaylı bilgi için lütfen Çerezler (Cookies) sayfasını okuyunuz.
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. These cookies ensure basic functionalities and security features of the website, anonymously.
Çerez
Süre
Açıklama
cookielawinfo-checkbox-analytics
11 months
This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics".
cookielawinfo-checkbox-functional
11 months
The cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional".
cookielawinfo-checkbox-necessary
11 months
This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary".
cookielawinfo-checkbox-others
11 months
This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other.
cookielawinfo-checkbox-performance
11 months
This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance".
viewed_cookie_policy
11 months
The cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data.
Functional cookies help to perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collect feedbacks, and other third-party features.
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Advertisement cookies are used to provide visitors with relevant ads and marketing campaigns. These cookies track visitors across websites and collect information to provide customized ads.